TAKDİRATIN BİR PARÇASI VE İLAHİ BİR EMİR OLARAK TEDBİR

HANE-İ SAADET DERNEĞİ


Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Allah’ın Hıfzı ve Selamı, Rahmeti ve Hidayeti İle Birlikte Üzerinize olsun

     

  Değerli Kardeşlerimiz ve Kıymetli Danışanlarımız!

Sıhhat ve selamet üzerine olmanızı diler…

          Rabbimizden, cümlemizi sevdiklerimizle birlikte; öncelikle iman, ruh, akıl ve ahlak selameti; beraberinde ise can ve beden sıhhati üzerine yaşayıp, kendilerinden razı olunmuş birer güzel kul olarak huzuruna varmaya, rahmet ve inayetiyle muvaffak kılmasını niyaz ediyoruz!

   Kıymetli Kardeşlerimiz ve Muhterem Danışanlarımız!

        Hal-i hazırda yaşıyor olduğumuz Korona Virüs Salgını musibetine dair; Rabbimizin inayetiyle yazıp sizlerle paylaşmayı düşündüğümüz yazı dizisinin mukaddimesi olan ilkyazımızı, kısa bir süre önce sizlerle paylaşmıştık.


İLK YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ


        İlkyazımızdan hatırlayacak olursanız; yaşıyor olduğumuz bu küresel musibeti, ehemmiyetli bir yönüyle Nuh Tufan’ına benzetmiş ve sonraki yazılarımızda; bu ifadelerimizde anlatılmak istenen manayı mahiyetiyle açıp kaleme alacağımızı ve sizlerle paylaşacağımızı ifade etmiştik.

        Aslında öncelikli olarak; musibete dair anlam ve algımızın, doğrusu ve yanlışıyla ne olduğunun, kendisine kıyasla anlaşılabileceği; olması gereken musibet algısının işlendiği bir yazıyı istifadenize sunmamız gerekiyordu. Böyle bir yazıyı istifadenize sunduktan sonra, tedbir konulu ve alınması gereken maddi ve manevi tedbirlere dair yazıları sizlerle paylaşmalıydık.

        Ancak hal-i hazırda, yaşamakta olduğumuz musibetin evrildiği boyut büyük ehemmiyet kazandı. Bu nedenle, aciliyet arz ettiğinden, tedbir konusuna ve çok yönlü tedbir tavsiyelerimize öncelik verdik. Musibete ve bizlerde var olan, olması gereken algısına dair yazımızı sonraki uygun bir zamana erteleme mecburiyetinde kaldık.

       Kıymetli Kardeşlerimiz ve Değerli Danışanlarımız!

       İstifadenize sunmak üzere kaleme almakta olduğumuz bu yazının konusu tedbir olduğundan; yaşamakta olduğumuz musibetin, ehemmiyetli bir boyutuyla kendisiyle benzerlik arz ettiğini düşündüğümüz Tufan Hadisesinden; çok ehemmiyetli bir çıkarımı sizlerle paylaşacağız.

       Kur’an’da, üzerine tefekkür edip kendimiz için gerekli dersleri çıkarmamız muradıyla; Rabbimizin bizlere anlattığı Tufan Hadisesinden hatırlayacak olursanız; Rabbimiz, mutlak ve külli iradesiyle, yaşanmasını takdir edeceği Tufan Musibeti öncesinde, Nuh (a.s.)’la birlikte dönemin iyi kullarına ilahi bir emirde bulunuyor...

       Her türlü takdiratı hayır ve hikmet üzere olan Rableri kendilerinden; yaşanacak olan musibetin her türlü şerrinden ve zararından korunabilecekleri bir gemi inşa etmelerini istemişti.

      Ayrıca, yaşamakta oldukları musibet sonrası; Rablerinin kendilerine ihsan edeceği sıhhat ve selamete ulaşıncaya kadar; yetecek kadarıyla, maddi ve manevi ihtiyaçlarını gemiye almaları, ilahi bir emir olarak kendilerine vahyetmişti.

    Kıymetli Kardeşlerimiz ve Değerli Danışanlarımız!

        Tufan Hadisesi; dönemin insanlarının bütün uyarılara rağmen, azgın ve inatçı bir tutumla devam ettirdikleri; yeryüzünü ifsad eden her türlü eylem, söylem ve yaşam halinin kendilerine yaşattığı kaçınılmaz bir musibetti.

       Rabbimiz tarafından bizlere anlatılan bu hadise üzerine, kalbi bir nazarla tefekkür edebildiğimiz takdirde şunu fark edebiliriz; Allah’ın, Nuh (a.s.) ve kendisi ile birlikte korunmalarını istediği kulları için, ilahi bir emir olarak peygamberine vahyettiği bu tedbir, takdir içerisinde özel bir taktirdir.

      Yaşanan bu küresel musibetin her türlü şerrinden ve zararından korunmak için, ilahi bir emir olarak uyguladıkları tedbirler; genel takdiratın özel bir parçası olarak; yine Allah’ın takdiratıydı.

     Kıymetli Kardeşlerimiz ve Değerli Danışanlarımız!

      Bizler, kendimiz başta olmak üzere umum inananlar hakkında şu gerçekliği bütün içtenliğimizle üzülerek ifade edelim; sizler de, tam bir tevazu, mahviyet ve mahcubiyet ile kabul edin ki; bizler, Tufan hadisesinde özel bir lütufla korunmuş inanan kullar gibi değiliz.

      Bugün, küresel boyutta yaşanması takdir edilen umumi bir musibetin her türlü şerrinden ve zararından, ilahi bir lütufla korunacak değerde; ne bir imana, ne bir ahlaka ne de bir yaşantıya sahibiz. Gerek iman, gerek ahlak ve gerekse yaşantı hususunda çok ciddi kusurlarımız var.

     Tufan hadisesinden tefekkürle yaptığımız çıkarım doğrultusunda evlerimizi; hakkımızda takdir edilen bu umumi musibetin her türlü şerrinden ve zararından bizleri muhafaza edecek bir gemi olarak düşünmeliyiz. İsrafa kaçmadan, tahmini musibet süresi içerisinde bizlere yetecek kadar temel gıda maddesini evlerimizde bulundurup, zaruri ihtiyaç hali dışında evimizden çıkmamalıyız.

     Rabbimiz tarafından bizlere ihsan edilen akıl ve cüz-i irademiz dâhilinde almamız gereken tedbirleri; panik, korku ve endişe duygularıyla değil; ilahi bir emir olarak algılayıp sorumluluk bilinciyle aldıktan sonra; tam bir teslimiyet ve tevekkülle Rabbimize sığınacağız.

     Her birimiz, evlerimizi Nuh (a.s.)’ın gemisi misali düşünüp içerisinde korunurken; İman ehli oluşumuzun gerektirdiği anlayış, ahlak ve yaşam halinden, ziyadesiyle uzak düşmüşlüğümüzün gerçekliğiyle yüzleşmenin dertleniş, ızdırap ve pişmanlığıyla, Yunus (a.s.) gibi; La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.“Allahım! Senden başka bir ilah yoktur. Sen her türlü eksiklikten münezzehsin. Ben kendime zulmedenlerden oldum!” duasını en halis duygularla vird edinmeliyiz. 

     Sonsuz rahmetiyle Kendisini bize tanıtan Rabbimizin, rahmetiyle bizlere ihsan edeceği selamet günlerine ulaşana kadar; ailece Kendisine yönelip, her türlü halimizin ıslahına vesile olacak bir okuma, muhasebe, tefekkür, istiğfar ve iştiğalle; Rabbimizin affına, mağfiretine, rahmetine ve hıfzına sığınacağız. 

      Rabbimiz bizleri ve sevdiklerimizi, hakkımızda mutlak hayır ve hikmetle takdir ettiği her türlü nimet ve musibeti, halimizin ıslahına vesile olacak bir anlayış ve ahlakla değerlendirip, en güzel bir hal üzerine yaşayıp huzuruna varmaya ve her iki âlemin selamet ve saadetine ulaşmaya muvaffak kılsın!     

             

Paylaş: