KARDEŞ İMTİHANI

M.Hadi AYDEMİR

İki kardeş… Biri Hamza diğeri Hanzala

Hamza telefon işi yapıyor

Günün birinde herkesçe bilinen bir hırsız, Hanzala’nın telefonunu çalıyor ve Hamza’ya satmaya çalışıyor. Hamza, telefonun kardeşine ait olduğunu hemen anlıyor.

Hemencecik kâr zarar muhasebesi yapıyor. Daha ucuza kapıp daha yüksek fiyata satmanın hesabını yapıyor...

Hanzala, Hamza’ya telefonunun çalındığını haber verince Hamza feryat figan içinde hırsızlığı lanetliyor.

Hanzala, Hamza’nın kendini aşırı hırpaladığını görünce onu sakinleştirmeye çalışıyor.

Hanzala, Hamza’ya Hırsızın eşkâlini anlatmaya çalışıyor.

Bu hırsızlığın sıradan adi bir vaka olmadığını bu hırsızın ise yıllarca topraklarını çaldığını, huzurlarını çaldığını, umutlarını çaldığını söylüyor...

Ve bu hırsızın aynı zamanda bir şaki bir baği bir katil olduğunu anlatıyor, anlatıyor...

Bu hırsızın çok desiselerinin olduğunu sözünde asla durmadığını Sürekli ihanet içerisinde olduğunu anlatıyor, anlatıyor…

Hanzala, hırsız yeni şeyler çalmasın diye nöbet beklerken iki kişinin karşılıklı konuştuğunu duyuyor…

Gecenin karanlığında sessizliği bozan bu sesleri tanımaya çalışıyor.

Seslerin tiz ve itici olanı kulağına hiç yabancı gelmiyor.

Biraz daha dinledikten sonra evet bu hırsızın sesi diyor…

Sesler daha net gelmeye başlıyor. Çünkü diyalogda hararet yükseliyor…

Aman Allah’ım kendi telefonu üzerinde pazarlık yapıldığına şahit oluyor…

Kendi kedine ya arkadaş bu hırsız ve herkes bunun hırsız olduğunu biliyor. Hırsızdan çalıntı telefonu nasıl alırsın diye içerleniyor. Ama karşıdakinin kim olduğunu bilmediği için onun da hırsızdan çalıntı mal aldığına göre aynı seviyede olacağına ihtimal vererek hayıflanmaktan vazgeçiyor…

Pazarlık kızışınca diğer sesinde yapancı olmadığına kanaat getiriyor… Aslında ilk önce tanımıştı ama öyle bir ihtimal vermediği için sesin sahibini biraz daha uzaklarda arıyordu…

Evet evet bu hırsızla telefonu üzerinden sıkı pazarlık yapan kardeşi Hamza’dan başkası değildi…

Ama nasıl olur diyordu içinden… Oysa kardeşi hiç böyle birine benzemiyordu…

Özü sözü bir biliniyordu… Dahası hırsızlık konusunda hele haksızlık konusunda herkes onu hakikat ehli kabul ediyordu…

Acaba kardeşime bir haller mi oldu? Dedi içinden… Yoksa bu olacak bir şey değildi. Ve dahası bunu ev halkına ve ahaliye anlatsa bile kimseyi inandıramazdı…

Bir an gördüğü bu iğrenç pazarlık konusunda bunun bir rüya olması temennisiyle gözlerini ovuştudu. Kahrolsun dedi. Duydukları hakikatin ta kendisiydi…

Ne yapacaktı kime ne söyleyecekti nasıl izah edecekti… Sorular beynini kemiriyordu… Kardeşinin zillet halini içine bir türlü sindiremiyordu…

O halde sabahladı…

Sonra biraz uzaklara daldı…

Aslında ilk değildi kardeş ihaneti onun için…

Hırsızla açıktan iş çeviren Vahyan geçti gözlerinin önünde…. Sonra Yalman… sonra Sisman ve diğerleri…

Ama Hamza ile bunlar aynı değil ki dedi bir anda…

Çünkü Hamza hem kardeş hem varis hem de hamiydi…

Artık duygu modundan çıkmıştı…

Olanı olduğu gibi kabul etmesi gerekiyordu…

Hırsıza karşı kalkan olmasını beklediği kardeşi hırsızın eli olmuştu…

Bu yenilip yutulsa bile sindirilebilecek bir şey değildi…

Bu kez Hamza’nın hayatını film şeridi gibi gözlerinin önünde geçirdi…

Evet Hamza, Hz. Hamza gibi konuşuyordu. Korkunun emarasi bir tarafa cesaretin abidesi dökülüyordu ağzından…

Konuşurken kardeş değildi sakin bir baba edasıyla sarıp sarmalayan….

Bir anne gibi koruyup kollayan… Yüreği yanan…

Bu ihanetin bir nedeni olmalıydı…

Çalınan telefonuna değil gasp edilen kardeşliğine üzülüyordu…

Ama kardeşini bu ihanetten kurtaracak bir yol bulmalıydı…

Biraz düşündükten sonra evet evet en etkili yol onun özüne dönmesiydi…

Bu da ancak kendisine özü hatırlatılarak yapılabilirdi…

Elindeki eşinin telefonundan kardeşinin elindeki telefonuna peşi sıra mesaj yazmaya başladı…

Hamza telefonun ileti sesiyle irkildi… Bir taraftan hırsızla pazarlık yaparken bir taraftan da gelen iletilere göz atmaya başladı…

Mesajlar peşi sıra geliyordu…

Hırsızlar, bahçedeki bir ağacı daha keserek odunlarını çaldı…

Hırsızlar meyve ağaçlarına zarar verdi…

Hırsızlar, ekinleri ifsat etti…

Hırsızlar, bahçeyi işgal etti…

Hırsızlar, eve girmeye çalışıyor…

Hırsızlar, ortalığı yakıp yıkıyor…

Hamza mesajları okuyup okuyup geçiyordu.

Yaşanan gelişmeler onu hiç etkilemiyordu.

Aklı fikri gözü kulağı hırsızdan kapacağı telefonu, ucuza satabilmekti…

Bunu da hemen acilen yapması gerekiyordu.

Kendince buna ihtiyacının olduğuna kendini ikna etmeye çalışıyordu.

Hamza, kararlıydı ve telefonu hırsızdan aldığı gibi Hans’a satmak için harekete geçti…

Ama hansa telefonu istediği fiyattan satamadı.

Hatta zarar bile etti. Hırsızdan aldığı fiyatın çok çok altında satmak zorunda kaldı…

Kazanan hırsız oldu...

Günün sorunda hırsızdan kendi kardeşinin telefonunu yüksek bir fiyattan alan Hamza, Han’sa çok ucuza satmak zorunda kalmıştı…

Hamza, Hans ile hırsızın kendisi için kurduğu tuzağı bir türlü anlayamıyordu.

Hikaye biraz karışık ve karmaşık gelebilir. Bir de şöyle okuyun:

HANZALA: FİLİSTİN

HAMZA: TÜRKİYE

HIRSIZ: SİYONİST İŞGALCİLER

HANS: BATI

Paylaş: