FETÖ ile mücadele(de çözüm)

Sait Şahin

Eskinin kötü Türkiye'sine kıyas edildiğinde, Ak Parti'nin pek çok alanda iyileşmeler sağladığı inkar edilemez.

Sayın Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin bugünlere statüko ile vuruşa vuruşa geldiği de bir gerçek. Sadece ulusalcı Kemalist statüko ile de değil, devlet içi yerleşik güç olan FETÖ gibi yapılarla da mücadele etti. En son yaşanan darbe girişimi bu mücadelenin boyutunu ortaya koyuyor. Bütün bunlara uluslararası egemen güçlerin, bölgesel yavrularını da yanına alarak Sayın Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi hedefe koymaları ve ülkeyi her yönden saldırı altında tutmaları mücadelenin büyüklüğü kadar hassasiyetini de gösteriyor.

İşte burada durumun vahameti kadar mücadelenin hassasiyeti de önem arz ediyor. 

Ulusal ve uluslararası şer güçlerin hedefinde olmak, hükümetin bütün tasarruflarını haklı çıkarmadığı gibi bütün ülke için pahalıya mal olacak siyasi hatalarına da hak çıkarmaz.

Etrafımız yangın yeri ve içeride de yangının kıvılcımlarını tutuşturmaya müsait yüksek bir hararet var.

Ülkenin içeriden ve dışarıdan saldırı altında ve etrafının yangın yerinde olduğu bir dönemden geçerken, hükümet son derece hassas bir süreç yürütmeli. Siyasi, stratejik bir akılla hareket etmelidir. Ancak hükümet bu konuda gönüllerimize su serpmek yerine takip ettiği yol ve yöntemlerle gün geçtikçe endişeleri artırıyor.

Bu dönemin en hassas konularından biri, FETÖ ile mücadeledir. Hükümet FETÖ ile mücadelede çok yanlışlar yapıyor. FETÖ ile ilişkisi olmayan çok sayıda insan mağdur edildi.

Denildiği gibi %3-4 isabet edilmemiş olsa bile, FETÖ'den dolayı hakkında işlem yapılmış olan 250 binin üzerinde insan düşünüldüğünde bu, sekiz bin, on bin isabet etmeyen insan demek. Anne baba, eş, çocuk, kayınbaba, kaynana, ikinci derece akrabalar göz önünde bulundurulduğunda, rakam yüzbinleri buluyor. İsabet edilmeme oranını %10'lara çıkardığınızda, birinci ve ikinci dereceden akrabalarla birlikte rakam milyonları buluyor. Dost olan milyonlarca insan, FETÖ ile ilişkisi olmayan mağdurlar yüzünden öfke ile homurdanıyor. Yani dost iken düşmanlaştırılıyor. Çok anne baba biliyorum Erdoğan'a namazlarında dua ederken, şu anda yürekleri yaralı.

Bunun çözümü ne?

Çözüm; FETÖ'nün çekirdek kadrosuna uzanmak, tabanda tehlike ve tehdit barındırmayan kimselere dokunmamaktır.

Evet, şu veya bu sebeple FETÖ'nün tabanında yer almış (dikkat edin, FETÖ ile teması olmuş da demiyorum, direkt tabanda yer almış) kimselere dokunmamaktır. (Ayrıca bunu, FETÖ'nün her türlü zulmüne uğramış bir camianın ferdi, FETÖ kumpası ile cezaevine girmiş ve mahkemesi devam eden biri olarak söylüyorum. Kin ile hareket etsek bizim; aferin, iyi yapıyorsunuz, hepsinin başını ezin dememiz lazım.)

Kin ile değil, akıl ile hareket etmek lazım.

Yukarıda hassasiyetlerini saydığım coğrafya (ve de karşı karşıya bulunduğumuz tablo, içinden geçtiğimiz süreç), elebaşların başlarının ezilmesi, fakat tehdit ve tehlike oluşturmayan tabanlara dokunulmaması gereken bir coğrafyadır. 

FETÖ'nün tabanına dokunulmazsa, FETÖ ile ilişkisi olmayanların mağduriyetleri de söz konusu olmayacak.

 

Hükümet, FETÖ'nün tabanını kitle olarak şeytanlaştırmaktan ziyade, zaman içinde tabanı kazanacak veya en azından keskin düşmana dönüştürmeyecek akıl ve politikalar geliştirmelidir.   

Paylaş: