Bir Aldanma Hikâyesi

Ahmet Davutoğlu, Al Jazeera Arapça kanalının internet sitesinde yayımlanan makalesinde, Obama dönemi ABD politikasının hatalarını ve sonuçlarını değerlendirmiş. Okumayanlar için merak edilecek bir konu yok. Okurken bende şöyle bir intiba oluştu; Saf bir köylü kızının çapkın bir serseri tarafından nasıl yoldan çıkartıldığının hikâyesi!

Bir Aldanma Hikâyesi

Advert

Bir Aldanma Hikâyesi

Ahmet Davutoğlu, Al Jazeera Arapça kanalının internet sitesinde yayımlanan makalesinde, Obama dönemi ABD politikasının hatalarını ve sonuçlarını değerlendirmiş. Okumayanlar için merak edilecek bir konu yok. Okurken bende şöyle bir intiba oluştu; Saf bir köylü kızının çapkın bir serseri tarafından nasıl yoldan çıkartıldığının hikâyesi!

Beyefendi Obama’nın derisinin rengine vurulmuş, konuşmaları adeta büyüleyici şarkılar ve şiirler gibi gelmiş ve kendinden geçercesine cazibesine kapılmış Obama’nın.

Obama söylemlerine uygun bölgesel politika izleseymiş, ABD’nin bölgedeki çıkarları için de daha olumlu sonuçlar alınacağına inanmış, Ama söylemler havada kalınca ABD çıkarları da zarar görecekmiş. (Üzüldüğü şeye bak!)

 “İnsanlık onurunun ve namusunun öne çıkarılması” beklentisi de boşa çıkmış beyefendinin. “Onur ve namus!?” bu kavramları ABD için nasıl bir araya getirebilmiş şaşırdım. Ülkemde Prof. luğun hali pür melali işte!

Hâlbuki sıradan bir İran vatandaşı şunu bilir: “ABD ile el sıkışırsan elini çektiğinde parmaklarını say!” Yani o sırada parmaklarından bir ikisini yürütmüş olabilirler.

Şu ifadeye bakar mısınız? “Obama yönetimi, Suriye konusundaki pozisyonuna dair doğru bir söylemi benimsedi. 2011 yılının Ağustos ayında, Türkiye aynısını yapmadan evvel Esad rejiminin gayrimeşru olduğunu ilân ettiler.” Niye! Obama yönetimi rejimlerin meşruiyetini doğrulama veya belirleme merkezi midir? Bu çarpık zihniyete göre mesela SİSİ rejiminin meşruiyetinin tartışılmaması gerekir. Çünkü Obama yönetimi Sisi ve nice Sisi gibilere “gayrimeşru” dememiştir.

Bu saf Anadolu çocuğu olarak bildiğimiz adam bize yabancılaşmış da haberimiz yok. Hâlbuki sıradan bir Anadolu Müslüman'ı Obama ve temsil ettiği devletin Kızılderililerin kafatası avcılığı yoluyla soy kırım yaptığını, gasıp ve çapulcu bir devlet olduğunu bilir. ABD ne zaman “meşru” oldu da ona buna “gayrimeşru” deme lüksüne sahip oldu.

 “Obama yönetimi “müttefiki” Türkiye’nin düşmanlarını sahada desteklerken Esad zulmünün devam etmesine müsaade ediyordu.” derken, sanırsın din kardeşinin! ihanetinden dolayı sitem ediyor.

Anadolu’da Cuma namazlarına devam eden okuryazar dahi olmayan biri muhakkak imam ve ya vaizin “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinme­yiniz. Onlar sadece birbirlerinin dostudurlar. (Maide 51)” ayetini duymuştur. Beyefendi bu ayetin tecellisine şaşırmış, nerdeyse şunu demeye getirecek; "Allah nereden bilmiş müttefikimizin bizi satacağını." Allah (cc) Âlimdir Habirdir, Ahmet bey!

 “Obama’nın başkanlık döneminin henüz başlarında Nobel Ödülü’nü kazanması muhtemelen daha sonraları yürüteceği dış politikasına zarar verdi. Bu ödül, Obama’yı, diplomatik pasifliğe ve zorlu tercihler yapmayı ve sert güç kullanmayı gerektiren dış politika kararları almamaya teşvik etti. Bu durum, onun dış politikasına köstek oldu.” Özetle Obama’nın sert güç kullanmamasından şikâyetçi beyefendi. Yaşananlara rağmen hala Obama politikasından hiçbir şey anlayamamış! Obama kâfiri askerlerini bölgeye göndermiş olsaydı hiçbir askerinin burnu kanamadan bir milyonun üzerinde Müslüman'ın kanını dökebilir miydi?

Demek ki Allah bizi muhafaza etmiş, bu kafa yapısıyla devam edilmiş olsaydı Türkiye-İran savaşı çıkartılıp bu iki ülke de Suriye ve Irak’a dönüştürülecekti.

 

 (Ammar Güneş - Hürseda)

Advert

Paylaş: