YILBAŞI VE BİZ

Saadet SARITUNÇ


Yılbaşının tarihçesi,ilk olarak, güneşe tapan putperestler, 25 Aralıkta, güneşin yeryüzüne daha fazla gelişini “Yılbaşı” kabul ederek kutlamaya başlamışlardır. Miladi 313 yılında Roma İmparatoru Büyük Konstantin, Hıristiyanlığa geçince, daha önce doğum günü belli olmayan Hz.İsa’nın doğum gününü de bu tarihte kabul eden Hıristiyanlar, bu günü “Noel Kutlaması” adı altında kutlamaya başlamışlardır. Buradan anlıyoruz ki Yılbaşı kutlamasının kökeni putperestliğe dayanmaktadır.

     Noel kutlamasının ardından duyulmaya başlanılan, “Noel Baba” figürü ise Antalya’nın Patora Antik kentinde ki Demre’de yaşayan, Aya Nikola adında ki azizin, fakirleri rencide etmemek için gece evlerine para bırakmasından esinlenilmiştir. Buradan yola çıkarak, yılbaşı gecesi kestikleri çam ağaçlarının altına bıraktıkları hediyeleri, Noel Baba’nın getirdiğini çocuklara söyleyerek, böyle bir efsane üretmişlerdir. Ayrıca “Noel Baba”nın karakteri ise İsveçli ressam, Haddon Sundblom, coca cola reklamları için firmanın renkleri olan, kırmızı beyaz elbiseleri giydirilmiş, aksakallı bir ihtiyar olarak,1931 yılında çizmesiyle ortaya çıkmıştır.

  Osmanlı da ise Hicri takvime göre,Muharrem ayının birinci günü kutlanırdı. Cumhuriyet’ten sonra, 1925’te miladi takvimin kabul edilmesinden sonra ilk kez Yılbaşıdan söz edilir olmuştu. Daha sonra 1935 yılında çıkarılan, bayram ve tatilleri düzenleyen 2739 sayılı kanunla, resmi tatil olarak kabul edildikten sonra da ülkemizde de Yılbaşı kutlanılır oldu. Evlere televizyon girmeden önce radyolardan, gece  saat 00.00 da tombalalarla kutlanırken, televizyon evlere girdikten sonra 1978’de TRT’de yılbaşı gecesi programı düzenlenmiştir. Üstelik,1980’ de yılbaşı gecesi ekranda dansöz bile görünmüştür.

 Böylelikle, halkın yüzde 99’unun müslüman olduğu bir ülke de, kökeni putperestlikten gelme etkinlikler düzenlenir olmuştu. Hıristiyanlarla bile alakası olmayan, putperestlerin etkinliği, müslüman halka sunulmuş oldu. Ne yazık ki bilinçli müslümanlar haricinde halk çabucak sevip benimsedi. Yılbaşına günler kala bütün mağazalar, alışveriş merkezleri, hatta caddeler yılbaşı figürleriyle süslenir oldu. Vitrinler çam ağaçlarıyla doldu taştı. Hindilerin satışları arttı. Televizyon ekranların da özellikle reklamlar da yılbaşı ürünleri ve indirimleri halka sunulur oldu. Hatta bankalar yılbaşına özel faiz oranlarını halka takdim eder oldu. Yılbaşı gecesi programı yetmezmiş gibi yılbaşı haftasında ki bütün diziler de yılbaşı kutlamaları ile halkı izlemeye zorlar oldu.

 Halk bir nevi uyuşturuldu.  Alıştıra alıştıra yapılan kutlamalarla aşinalık sağlandı.  Artık, niye, niçin sorgulamaları olmadan rahatlıkla kutlanıyor. İsmi “Yılbaşı” yerine “Yeniyıl” olarak artık kullanılır oldu. Kulağa daha hoş gelir gibi oldu. Hele hele “Noel” adı doğu da asla ağızlara alınamadı. “Noelin kutlu olsun!” dense, kaç müslüman buna dayanabilir.

Evet Müslüman kardeşim! Sen Hıristiyan değilsin ama Hıristiyanlara mal olmuş, Putperestlerin geleneğini sürdürmüş oluyorsun fakat  farkında bile değilsin. Çünkü sen uyutuldun, uyuşturuldun. Sultan Abdulhamit dönemin de İngilizlerin, Osmanlı’yı yıkma planların da İngiltere Müstemlekeler Bakanı, LORD GLADİSTAN: “Bu Kur’anı,Müslümanların ellerinden almadıkça, onları yenemeyiz.Ne kadar uğraşırsak uğraşalım bu Kur’anı ellerinden alamıyoruz. Onları öyle bir hale getireceğiz ki Kur’anı okuyacaklar fakat manasını anlamayacaklar.” demiştir.

   Bu ülke de başta harf inkılabıyla, arap harfleri yerine latin harfleri getirildi. Kur’an harflerine yabancı olduk. Kur’an`ı anlayamaz olduk. İkincisi ise Hicri yıl yerine Miladi takvim kabul edilerek yılbaşımız bile batıya uydurulmuş oldu. Bu durumda bilinçlenmeliyiz. Neyi niçin yaptığımızı sorgulamalıyız. Çünkü batıya uyarak:”Kim bir kavme benzerse, O onlardandır!”( Ebudavud) Hadisinde ki duruma düşmekten, Allah’a sığınmalıyız.

       Son olarak,  ancak bir yılın bitmesiyle, yeni bir yıla girerken,  geçmiş yılın muhasebesi yapılabilir. Bir de ömürden giden bir yaş için tefekkür edip ölüme bir adım daha yaklaşmanın hüznü yaşanabilir.

Sözün sonu Alemlerin Rabbine hamdetmektir.

             Selam ve Dua ile                   

                                                                Saadet SARITUNÇ

 

Paylaş: