Yapıcıoğlu'ndan Erdoğan'a önemli uyarılar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO zirvesi dönüşü AB ile ilgili verdiği sıcak mesajları değerlendiren

Yapıcıoğlu'ndan Erdoğan'a önemli uyarılar

Advert

 HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Türkiye de kendi menfaatlerine göre davranmalı. Ancak ilkeli bir dış politika izleyerek. Bu ilkelerin başında da adalet ve mazlumu koruma gelmeli. Ümmetin maslahatı gözetilmeli. Bu ilkeler menfaatlere kurban edilmemeli.” uyarısında bulundu.

Geçtiğimiz günlerde NATO zirvesinde Avrupa Birliği liderleriyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üyelik sürecine ilişkin olumlu görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesi dönüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “AB üyelik sürecine yeni ve pozitif bir ivme kazandırılması hususunda kendileriyle olumlu bir görüşme yaptık… Artık yeni bir süreci başlatma temennisi Tusk ve Junker tarafından da gündeme getirildi… Bir takım çalışmalar yapmışlar. Şu anda kendilerinden bu yaptıkları çalışmaya yönelik biz 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde dışişleri ve AB bakanlıklarımızla bir çalışma yapacağız ve adımlarımızı atacağız.” dedi.

Cumhurbaşkanının bu açıklamalarını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoglu, "15 Temmuz süreciyle girilen ve özellikle Referandum sürecinde tavan yapan ve Türkiye aleyhine isleyen süreç ne oldu da şimdi olumlu bir havaya dönüştü? Nitekim Erdoğan o süreçte “Nazi” ve “haçlı” benzetmeleri yaparak AB’yi ve liderlerini eleştirmişti. AB de rahat durmamış ve Türkiye aleyhine olumsuz adımlar atmıştı ve süreci bitirmişti. Hali hazırda böyle bir durum varken, Erdoğan’ın önceki gün manşetlere taşınan bu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu açıklamaları doğru buluyor musunuz? AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyri sizce nasıl olmalı?" sorularına yanıt verdi.

Yapıcıoğlu, AB’nin geçmişten bugüne değişmediğini, Türkiye’nin de bunu gözeterek ve ilkelerinden taviz vermeden menfaatlerine göre davranması gerektiğinin altını çizdi.

"Gerginliğin ila nihaye devam etmesi doğru değil"

Gerginlik sürecinin daha da eskiye dayandığını aktaran Yapıcıoğlu, “Aslında gerginlik sürecini 15 Temmuz’dan değil belki Gezi sürecinin de öncesine götürmek gerekir. Gezi olaylarında da 6-8 Ekim olaylarında da Avrupa ülkelerinden bazılarının dahli olduğu biliniyor. Ama Gezi olayları ve 6-8 Ekim olaylarında perde arkasındaydılar. İstihbarat elemanları sahadaydı. 15 Temmuz sonrasında gizleme ihtiyacı duymadılar ve bazı operasyonlarını açıktan yapmaya başladılar. O dönemde tepkiler de açıktan ve daha sert bir şekilde gösterilmeye başlandı. Özellikle referandum sürecinde kartlar açıldı. Hem hükümet hem de özellikle seçim dönemine girmiş olan Avrupa ülkeleri bu gerginliği bir iç politika malzemesi olarak da gördüler. O dönemde de belirtmiştim; referandum ve Avrupa seçimlerinden sonra gerginliğin yerini yumuşama sürecine bırakacağı belliydi. Gerginliğin ila nihaye devam etmesi mümkün değil, doğru da değil. Ama eğer Türkiye AB’nin hatalarını anladığını ve “hidayete erdiğini” düşünüyorsa fena aldanıyor. AB aynı AB. Değişen bir şey olmadığını yakında hep beraber göreceğiz. Daha önce de maskeliydi, 15 Temmuz’dan sonra maskesini çıkardı, şimdi tekrar taktı. İyi ilişkileri, menfaatleri olduğu müddetçedir. Öyleyse Türkiye de kendi menfaatlerine göre davranmalı. Ancak ilkeli bir dış politika izleyerek. Bu ilkelerin basında da adalet ve mazlumu koruma gelmeli. Ümmetin maslahatı gözetilmeli. Bu ilkeler menfaatlere kurban edilmemeli.” uyarısında bulundu.

"Allah bize iyilikte yardımlaşmayı emrediyor"

İslam'ın en ağır suçu işlemiş olan düşmana da zulmedilemeyeceği ilkesini anımsatan Yapıcıoğlu, “Şu anda olan şey şudur: 12 aylık bir takvim verilmiştir. Yani yeni ev ödevleri verilmiş ve 12 ay sonra karne verilecek. Kırık notları gördüğünde de yeniden Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü dillendirmeye başlayacağız. Eğer biz kendi çizgilerimizi çiğnersek onlar bize hudut çizer ve had bildirmeye kalkarlar. Hududullahı muhafaza edersek onlar haddini bilecek. Allah bize adaleti, iyilikte yardımlaşmayı emrediyor; haddi asmayı ve zalime meyletmeyi ise yasaklıyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, Hans’ın, Fransuva’nın, Angela’nın hatta Hasan’ın, Ayşe’nin, Murat’ın ne diyeceğine de değil; Allah ne der, hesabı nasıl vereceğiz ona bakmalıyız. Unutulmamalı ki zulüm hiçbir şartta, hiçbir zaman hiç kimseye karsı caiz değildir. En ağır suçu işlemiş olana da düşmana da zulmedilmez ve hiç kimseye zulmünde yardımcı olunamaz.” şeklinde konuştu.

"Sorunlarımızı adalet temelinde çözmek zorundayız"

“İyi komşuluk ilişkileri, beşeri ve ticari iliksiler devam etmeli ancak zulmüne ortak olunmamalı.” diye konuşan Yapıcıoğlu, son olarak şunları söyledi; “Kendi vatandaşına adaletle hükmetmeli ki Avrupa mahkemelerinde adalet aramaya ihtiyaçları kalmasın. Avrupa’nın işlerimize parmağını veya burnunu sokmasını istemiyorsak kendi içimizdeki sorunlarımızı adalet temelinde çözmek zorundayız. Mahşerde başı dik olsun isteyen adil olsun. Dünyada başı dik olsun isteyen adaletten ayrılmasın. Hem dünyada hem ahirette başı dik olsun isteyen dostunu düşmanını iyi bellesin, dostuna da düşmanına da adil davransın."

Advert

Paylaş:
Advert