36,3931
34,3291
2.843,43
Irak Kürdistanı referandumu gerçekleşti. Tartışmaları ise bütün hızı ile devam ediyor.
Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümeti, referandum ve sonuçlarına şiddetle karşı çıkıyorlar.
Şu da bir gerçek ki; bölünecek olan Irak olmasına rağmen, Irak hükümeti Türkiye kadar sert açıklamalar ve tehditler yapmıyor. En çok etkilenecek olan İran olmasına rağmen, İran'dan da Türkiye kadar açıklama yapılmıyor.
İran Kürtleri, Irak Kürdistanı'nda yapılan referandum sonrası sokaklara döküldü ve kutlamalarda bulundu. İran, kutlamaları bastırmak için Kürdistan bölgesine asker seferber etti. Çünkü Irak Kürdistanı'ndaki bir bağımsızlığın ilk etkileyeceği yer İran Kürdistanı'dır. Ama bütün bunlara rağmen İran, siyaseti devre dışı bırakmadı ve sahada siyasi varlık gösteriyor. Her şeye rağmen Barzani ile sorunları çözmede siyasi mekanizmaları, diplomatik yolları sonuna kadar zorluyor.
Türkiye'de ise durum tam tersi. Irak Kürdistan referandumunun, ilişkili ülkeler arasında en son ve en az etkiyeceği ülke Türkiye'dir. Türkiye Kürtlerinin, referandum sonrası Irak ve İran'daki Kürtler gibi sokaklara dökülüp kutlama yapmaması da bunun bir göstergesidir.
Türkiye Kürt meselesinde Irak, İran ve Suriye'ye kıyasla büyük avantajlara sahiptir. Ve Barzanili bir Irak Kürdistanı'ndan, söz konusu ülkeler arasında en az etkilenecek ülke Türkiye'dir. Ama mesela Barzani'nin yerini PKK-Goran işbirliği alırsa iş tersine döner; ilk ve en çok etkilenecek ülke Türkiye olur. Çünkü, Suriye'deki istikrarsız defacto durumu saymazsak PKK'nın en güçlü olduğu ülke Türkiye'dir. Zaman zaman askeri trendler yükselip düşse de bu böyle.
Türkiye'nin, diğer ülkelere göre, şu anda Kürt meselesinde sahip olduğu avantajları aleyhine çevirmemesi için, son derece akıllı bir siyaset uygulaması ve dikkatli bir dil kullanması gerekir.
Ancak ne yazık ki, Türkiye'deki hakim siyaset hamaset üzerinden yapılıyor. Türkiye'yi idare eden ve ittifak kurduğu akıl, şu anda freni boşalmış kamyona benziyor. Kullanılan dil, sadece dışarıdaki Kürtleri düşman saflara itmiyor, aynı zamanda içerdeki Kürtleri de kaybettiriyor.
Korkarım ki, sadece bununla da kalmayacak! Türkiye, dillendirdiği askeri yöntemlere baş vurursa, Suriye'de kendisi için oluşturduğu bataklığı Irak'ta da oluşturmuş olacak.
İş bu aşamaya gelirse, ya ABD önderliğindeki PKK Barzani'nin yerini alacak ya da Barzani kalsa da Irak Kürdistanı, ABD bayraklarının dalgalandığı, zırhlılarının devriye gezdiği ve askeri üslerinin kurulduğu bir bölgeye dönüşecek. Tıpkı Suriye'de olduğu gibi. Bu ise, başta Türkiye olmak üzere bütün İslam alemini vurur.
Irak'taki mevcut gelişmeler istediğimiz bir tablo olmasa da Türkiye, üzerine çökecek bir binanın köşe taşlarını yerlerinden oynatmamalı. Türkiye taşları yerinden oynatırsa, kurulacak yeni denklemler ve ortaya çıkacak sonuçların altından kalkamaz.
Taşların yerinden oynadığı bir Irak Kürdistanı'nda, Türkiye'nin hesabını yaptığı Kerkük ve Musul da Türkiye'nin eline geçmiş olmayacak. Haritayı eline alıp, bu iki şehrin nerede olduğuna bakan herkes bunu görecektir.
Türkiye'de öyle bir hava estiriliyor ki sanki Kerkük ve Musul, hemen Türkiye sınırının yanı başında! Ve Türkiye sınırdan bir girse, uzanıp hemen iki şehri alacak gibi. Savaş, zannedildiği gibi bir oyun değildir.
Türkiye daha bismillah deyip sınırdan içeri niyetlense, Türkiye'nin açacağı bu savaşı fırsat bilenler, hemen Kerkük ve Musul'a konmuş olacaklar. İşte o zaman olan Türkiye'ye olur. Ve Türkiye o zaman dizlerini döver ama iş işten geçmiş olur. Tıpkı şu anda Suriye'de olduğu gibi.