Euro

36,4190

Dolar

34,3311

Altın

2.839,66

  • Ekleme: 22.08.2017 18:36 Güncelleme: 22.08.2017 18:36

Köylü neden bunalıma girmez?

İnsan niye bunalıma girer” başlıklı bir yazı yazdım.

Bu yazıda dünyanın gelişmiş ülkelerinde insanların büyük bir oranda bunalımda olduğunu, kullanılan antidepresan ilaç oranları üzerinden açıklamış, Türkiye'de de bu oranın hızla arttığına dair rakamlar vermiştim. İnsanların bunalım sebeplerini izah etmeye çalışmış ve köylülerin neden bunalıma görmediğini bir soru olarak dile getirmiş ve yazıyı bağlamıştım.

Evet, şehirlilerde bunalım oranı gittikçe artarken, köylülerin bunalıma girdiği pek görülmez bir gerçektir. Çünkü köylüler tabiatın fıtratı ile içe içe yaşarlar.

Toprağa temas eder, yeşili, güneşin doğuş ve batışını, dolunayı, yıldızları seyreder, hayvanlarla uğraşır, akarsuyun ve kuşların sesini duyar, doğal beslenirler... Bütün bunlar köylünün ruhuna haz verir, bedenine sağlık olur.

Aliya İzzetbegoviç bu durumu değerlendirirken şu çarpıcı tespitlerde bulunur: Modern insan, ruhunu zevklendirmek için şehir hayatı içinde sinema, tiyatro, bale, orkestra vs. şeyler üretiyor. Ancak modern insan hiçbir zaman, köylünün doğadan aldığı zevkleri, şehirlerde oluşturduğu yapay şeylerden alamayacaktır. Ruhunu zevklendirmek için ürettiği şeylerde, köylünün güneşin doğuşundan, suyun akışından, kuş ötüşünden aldığı zevki bulamayacaktır.

İmam Şafi de dört şeyin insanın ruhunu dinlendirdiğini söyler: Yeşile bakmak, akan suyun sesini dinlemek, dolunayı seyretmek ve alimin yüzüne bakmak.

İlim, ibadet, doğa ile iç içe yaşayan bir insan, hayatı ruhu ile yaşıyordur ve bedenini ruhu ile taşıyordur. Bunlardan uzak bir insan, bedeni ile ruhunu boğuyordur.

Doğa, insanı ruhen ve bedenen tedavi eder. Doğadan uzaklaşan insan, aydınlığa açılan ruh pencerelerini kapatmış, ruhun nefes borularını tıkamıştır.

Kanser hastalığının köylülere oranla şehirlilerde daha fazla görülmesi ve ümit kesilen pek çok kanser hastasının köy ortamına girdikten sonra mucizevi bir şekilde iyileşmeleri, Allah'ın yarattığı tabiatın fıtratındaki iksiri gösteriyor.   

Doğa sadece ferdin ruhunu ve bedenini tedavi etmez, aynı zamanda aile hayatını da ayakta tutar.

Köylü, eşi ile tartıştığında bahçesine çıkar, tabiat ile beraber olur, nefes alır, sükûnet bulur. Şehirli ise benzer durumda, tartıştığı insanla aynı dört duvar arasına mahkum olur. Bedeni de ruhuna zindan olur.

 

Ruh, beden ve aile hayatının sağlık ve selameti için imkan dahilinde zaman zaman doğaya çıkmak, köy ortamına girmek, ruha nefes aldırmak, Allah'ın yarattıklarını tefekkür etmek lazım. Hele hele yoğun ve stresli bir hayatı olanlar için.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları