36,3078
34,3301
2.827,41
Yıllardır bu konu hakkında detaylı çalışmalar yaptık,
horlandık, dışlandık, yalanlandık öyle ki Ak parti düşmanı bile ilan edildik.
Çok iyi hatırlıyorum “yok canım abartıyorsunuz” diyen de
oldu. Ancak durmadık doğru bildiklerimizden vazgeçmedik...
6 yıldır katıldığımız her platformda dile getirdik dosyalar
hazırladık. Binlerce mağdurun hikâyelerini derledik. Durum çok vahim maalesef.
İşin garip tarafı Allah'a muhalefette üst sınırlarda oynayan bu akımın yeşili
türedi. Başörtülü ancak erkek giyinimli… Yeşil akım feministleri.
Bu yeşil feministler Avrupa'dan ve dahi diğer ecnebi
ülkelerden akan ciddi fonlarla ülkemizin en ücra köşelerinde dernekler
kurdular. Allah'ın lanetlediği melanetleri kanunla koruma altına almak için
meclise baskı kurdular. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının verdiği destek
sonuç verecekti. 6284 kadını koruma
yasasını meclisten geçirdiler. Ezanların okunduğu bu topraklarda “lutiliği”
yasalar ile güvence altına aldılar. Bu yasa ile kadını güçlü kılacağız diyen Ak
parti kadın kollarından başkası değildi. Kadın için ev güvenli değil diyenlerde
onlardı ve hala bu savını savunanlarda onlar.
Diğer taraftan halkın baskısı karşısında, kendi kadın
kollarına muhalif bir çıkış yapacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan “İstanbul
sözleşmesi ‘nas’ değildir, değiştirilir” dediyse de maalesef değiştiremedi.
Müsaade etmediler. Her ne kadar aklıselim düşünen bir
kesimleri var idiyse de bir kere kişilikleri ipotek altındaydı bunu çok
sonralardan anlayacaklardı. Kirli
siyonist şirketlerden akan fonların bir karşılığı olacaktı. Avrupa parasının
karşılığını istiyordu. Öyle ya elin gâvuru boşuna maddi destek sunmamıştı.
Kadınları koruduklarını söyleyen ve asla kadını korumayan, kadını sokaklarda
güvensiz bir şekilde savrulmasına zemin hazırlayan bu yasa daha çok manipüle
edilecek, kılcal damarlarımıza taşınacaktı. Hedeflenen buydu.. Bunu ön görduk
bu yasa kesinlikle ülkenin bünyesinden devletin ve idarenin zihin kodlarından
silinmesi gerektiğini her gündeme aldığımızda bize ciddi saldırılar yaptılar.
Gelecek adına endişe verici olduğunu dile getirdiysek te sesimizi kısıp tüm
platformları yüzümüze kapattılar.
Günbegün yıkıcı etkisinin gösteren bu yasa tartışma konusu olunca özde
teröristinden, sözde vatanperverine, solcusundan sağcısına, Kemalist CHP, HDP
ve MHP gibi siyasi partilerin biz her ne kadar farklı uçlarda olduğunu
düşünsekte, ittifak ettiklerini İstanbul sözleşmesini gözü gibi koruduklarına
ve kolladıklarına şahit olduk. Ancak bizi ilgilendiren onlar değil Ak parti idi
endişemiz daha da artmıştı. Düşünsenize halkının huzur ve güveni için halka
hizmet etmeyi düstur edinenler halka rağmen 6284 yasasını bu denli
savrulacaklardı ve ihanetlerinin bedelini halk ödeyecekti.
Gelinen noktada 10 yıl önce evlenmiş ve 6,9 yaşlarında
çocukları mutlu bir evlilikleri olan aileleri sırf genç yaşta evlenmişler diye
babaları cezaevine attılar. Nikahsız birliktelikler meşru kabul gördü ancak
nikahlı birliktelikler tehlike olarak algılandı. Kadının beyanı esas alındı
büyük bir hak kaybına ve adalet garebetine imza attılar.
Evlilik oranları düştü boşanma oranları resmi verilerde de
göze çarpacak oranda artı ve dahası cinayetler ile anılan ülkeler arasına
girdik. Bu yasanın kadını korumadığını adeta kurban ettiğini aynen beyan
ortadaydı. Israrla kendilerini siper edenlere sormak gerekir. İstenilen bu
muydu?
Son zamanlarda fısıltı gazetesinde geçen bazı başlıklar
dehşet vericiydi. Özellikle Avrupa ve kirli siyonist yapılanmalar Türkiye'den
yeteri kadar istismar haberleri alamıyoruz diye yerel kuruluşlarına baskı
kurduğu söyleniyordu. Bu söylemlerin sessizce yayıldığı günlerde gündeme bir
anda kadın cinayetleri oturdu. Çoğu görsel ve yazınsal basında kadın
cinayetleri işlenmeye başlandı. Neredeyse
her kanalda bir kadın cinayeti haberi gündeme düşüyor ve duygulara hitap ederek
insanımızı ciddi bir girdaba sürüklüyorlardı. Eyvah bu gidiş nereye diye
aklıselim düşünmemize fırsat vermeden....
Cinayetin kadını, erkeğimi olur başlığıyla devam edeceğiz
Kalın selametle…