36,4190
34,3311
2.839,66
İki kardeş… Biri Hamza diğeri Hanzala
Hamza telefon işi yapıyor
Günün birinde herkesçe bilinen bir hırsız, Hanzala’nın
telefonunu çalıyor ve Hamza’ya satmaya çalışıyor. Hamza, telefonun kardeşine
ait olduğunu hemen anlıyor.
Hemencecik kâr zarar muhasebesi yapıyor. Daha ucuza kapıp
daha yüksek fiyata satmanın hesabını yapıyor...
Hanzala, Hamza’ya telefonunun çalındığını haber verince Hamza
feryat figan içinde hırsızlığı lanetliyor.
Hanzala, Hamza’nın kendini aşırı hırpaladığını görünce onu sakinleştirmeye
çalışıyor.
Hanzala, Hamza’ya Hırsızın eşkâlini anlatmaya çalışıyor.
Bu hırsızlığın sıradan adi bir vaka olmadığını bu hırsızın
ise yıllarca topraklarını çaldığını, huzurlarını çaldığını, umutlarını
çaldığını söylüyor...
Ve bu hırsızın aynı zamanda bir şaki bir baği bir katil
olduğunu anlatıyor, anlatıyor...
Bu hırsızın çok desiselerinin olduğunu sözünde asla
durmadığını Sürekli ihanet içerisinde olduğunu anlatıyor, anlatıyor…
Hanzala, hırsız yeni şeyler çalmasın diye nöbet beklerken
iki kişinin karşılıklı konuştuğunu duyuyor…
Gecenin karanlığında sessizliği bozan bu sesleri tanımaya
çalışıyor.
Seslerin tiz ve itici olanı kulağına hiç yabancı gelmiyor.
Biraz daha dinledikten sonra evet bu hırsızın sesi diyor…
Sesler daha net gelmeye başlıyor. Çünkü diyalogda hararet
yükseliyor…
Aman Allah’ım kendi telefonu üzerinde pazarlık yapıldığına
şahit oluyor…
Kendi kedine ya arkadaş bu hırsız ve herkes bunun hırsız
olduğunu biliyor. Hırsızdan çalıntı telefonu nasıl alırsın diye içerleniyor.
Ama karşıdakinin kim olduğunu bilmediği için onun da hırsızdan çalıntı mal
aldığına göre aynı seviyede olacağına ihtimal vererek hayıflanmaktan
vazgeçiyor…
Pazarlık kızışınca diğer sesinde yapancı olmadığına kanaat
getiriyor… Aslında ilk önce tanımıştı ama öyle bir ihtimal vermediği için sesin
sahibini biraz daha uzaklarda arıyordu…
Evet evet bu hırsızla telefonu üzerinden sıkı pazarlık yapan
kardeşi Hamza’dan başkası değildi…
Ama nasıl olur diyordu içinden… Oysa kardeşi hiç böyle
birine benzemiyordu…
Özü sözü bir biliniyordu… Dahası hırsızlık konusunda hele
haksızlık konusunda herkes onu hakikat ehli kabul ediyordu…
Acaba kardeşime bir haller mi oldu? Dedi içinden… Yoksa bu
olacak bir şey değildi. Ve dahası bunu ev halkına ve ahaliye anlatsa bile kimseyi
inandıramazdı…
Bir an gördüğü bu iğrenç pazarlık konusunda bunun bir rüya
olması temennisiyle gözlerini ovuştudu. Kahrolsun dedi. Duydukları hakikatin ta
kendisiydi…
Ne yapacaktı kime ne söyleyecekti nasıl izah edecekti… Sorular
beynini kemiriyordu… Kardeşinin zillet halini içine bir türlü sindiremiyordu…
O halde sabahladı…
Sonra biraz uzaklara daldı…
Aslında ilk değildi kardeş ihaneti onun için…
Hırsızla açıktan iş çeviren Vahyan geçti gözlerinin önünde….
Sonra Yalman… sonra Sisman ve diğerleri…
Ama Hamza ile bunlar aynı değil ki dedi bir anda…
Çünkü Hamza hem kardeş hem varis hem de hamiydi…
Artık duygu modundan çıkmıştı…
Olanı olduğu gibi kabul etmesi gerekiyordu…
Hırsıza karşı kalkan olmasını beklediği kardeşi hırsızın eli
olmuştu…
Bu yenilip yutulsa bile sindirilebilecek bir şey değildi…
Bu kez Hamza’nın hayatını film şeridi gibi gözlerinin önünde
geçirdi…
Evet Hamza, Hz. Hamza gibi konuşuyordu. Korkunun emarasi bir
tarafa cesaretin abidesi dökülüyordu ağzından…
Konuşurken kardeş değildi sakin bir baba edasıyla sarıp
sarmalayan….
Bir anne gibi koruyup kollayan… Yüreği yanan…
Bu ihanetin bir nedeni olmalıydı…
Çalınan telefonuna değil gasp edilen kardeşliğine üzülüyordu…
Ama kardeşini bu ihanetten kurtaracak bir yol bulmalıydı…
Biraz düşündükten sonra evet evet en etkili yol onun özüne
dönmesiydi…
Bu da ancak kendisine özü hatırlatılarak yapılabilirdi…
Elindeki eşinin telefonundan kardeşinin elindeki telefonuna
peşi sıra mesaj yazmaya başladı…
Hamza telefonun ileti sesiyle irkildi… Bir taraftan hırsızla
pazarlık yaparken bir taraftan da gelen iletilere göz atmaya başladı…
Mesajlar peşi sıra geliyordu…
Hırsızlar, bahçedeki bir ağacı daha keserek odunlarını
çaldı…
Hırsızlar meyve ağaçlarına zarar verdi…
Hırsızlar, ekinleri ifsat etti…
Hırsızlar, bahçeyi işgal etti…
Hırsızlar, eve girmeye çalışıyor…
Hırsızlar, ortalığı yakıp yıkıyor…
Hamza mesajları okuyup okuyup geçiyordu.
Yaşanan gelişmeler onu hiç etkilemiyordu.
Aklı fikri gözü kulağı hırsızdan kapacağı telefonu, ucuza
satabilmekti…
Bunu da hemen acilen yapması gerekiyordu.
Kendince buna ihtiyacının olduğuna kendini ikna etmeye
çalışıyordu.
Hamza, kararlıydı ve telefonu hırsızdan aldığı gibi Hans’a
satmak için harekete geçti…
Ama hansa telefonu istediği fiyattan satamadı.
Hatta zarar bile etti. Hırsızdan aldığı fiyatın çok çok
altında satmak zorunda kaldı…
Kazanan hırsız oldu...
Günün sorunda hırsızdan kendi kardeşinin telefonunu yüksek
bir fiyattan alan Hamza, Han’sa çok ucuza satmak zorunda kalmıştı…
Hamza, Hans ile hırsızın kendisi için kurduğu tuzağı bir türlü
anlayamıyordu.
Hikaye biraz karışık ve karmaşık gelebilir. Bir de şöyle
okuyun:
HANZALA: FİLİSTİN
HAMZA: TÜRKİYE
HIRSIZ: SİYONİST İŞGALCİLER
HANS: BATI