Bir kaza ve düşündürdükleri

Sait Şahin

Cumartesi günü Marmaris'te yaşanan kaza bütün Türkiye'yi üzerken, kazada hayatını kaybedenlerin aileleri yasa boğuldu. 24 insan can verdi kazada ve bunların çoğu da anne idi. 

14 Mayıs Anneler Günü'nü kutlamak üzere Buca'dan Marmaris'e doğru yola çıkmışlardı. Ancak hayatını kaybeden anneler, kutlamak için yola çıktıkları Anneler Günü'nü göremezken, geride kalan çocukları da Anneler Günü'ne annesiz ve annelerini kaybetmenin acısı ile girdi.

Ölümün kol gezdiği, ölümün her türlüsünü her an yaşayan ve ölüme alışık bir coğrafyanın insanlarıyız.

Ancak her şeye rağmen bu kaza ile ölüm bir kez daha acı bir şekilde gündemimize oturdu.

Tabi kazanın sebebi üzerinden trafik kazalarını masaya yatırmak lazım. İhmallerin önünü alacak tedbirler geliştirmek lazım.

Türkiye ha bire ulaşımın alt yapısına yatırım yaparken, trafik kazalarında yaşanan ölüm oranlarının yüksekliği normal değil.

İstatiksel verilere göre Türkiye'de trafik kazalarında yitirilen canlar, terör olaylarında yitirilen canlardan daha fazla. Buradan hareketle “trafik terörü” diye bir kavram gelişti ülkemizde. Bu kavramın tedavülde olduğu başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum.

Dünyada trafik canavarına en çok can veren ülkelerden biriyiz.

2004-2013 yılları arasını kapsayan verilere göre, bu 10 yıllık dönemde yaşanan trafik kazalarında ölenlerin sayısı 42.447. 2 milyonun üzerinde kişi ise yaralanmış. Yani her gün 12 kişi trafik canavarına kurban gitmiş.

Türkiye'nin teröre bu kadar kurban vermediği rakamlarla ortada.

Evet, ölüm Allah'ın emri ve her nefis ölümü tadacaktır. Ancak ölümün hak oluşu insanoğlunun ihmal ve kusurlarını perdelemez. Gerekli tedbirler alındıktan sonra, ilahi iradenin tasarrufları ile yaşanan ölümlere kader olarak bakmak lazım. İnsanoğlunun günah, kusur ve ihmalleri kadere yüklenilemez.

Marmaris'teki kazada, görüldüğü kadarı ile şoförün ihmali var. Şoförün ihmalinin sebep olduğu ve 24 kişinin can verdiği bu kazada takdir-i ilahinin ibret verici tasarrufları da var. Biri ölüme dair, diğeri hayata dair.

Turun organizatörünün eşi Nazlı Ceylan, diğer midibüste iken mola yerinde, bulunduğu midibüsten iniyor ve kaza yapacak midibüse biniyor ve kaderine yani eceline yürüyor. İşte kaderi burada aramak lazım. Eceli onu kaza yapan midibüse çağırmış.

İlahi iradenin kazada bir diğer tasarrufu da 11 aylık Nehir bebek hakkında gerçekleşiyor. Bu feci kazada midibüsün camından dışarı fırlamasına rağmen küçük yaralarla kurtuluyor. Adeta melekler onu almış yere bırakmış gibi.

İnsanoğlunun kusurlarını ayrı değerlendirsek, bu iki hadise gösteriyor ki, ölüm de hayat da Allah'ın emri. Bize düşen; bu inançla yaşamak, yaşananlardan ibret almak ve hayatı fırsat bilip ölüme hazırlanmak.

NOT: Feci kazada hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa, ailelerine sabır diliyorum.  

Paylaş: