İnsanlığın kulağına fısıldanan yalan

Sait Şahin

14 Mart 2017 Salı

Sait Şahin / Doğruhaber

Globalizmi savunanların, insanlığın kulağına fısıldadığı en büyük yalan idi: “Globalizm ile fakir ve geri kalmış ülkeler de kalkınacak.”

İddiaları; dünyayı küçük bir köye dönüştürecek olan yeni ulaşım ve iletişim araçları ile dünyanın her yerine çok hızlı ve daha rahat ulaşılacaktı. Bu haliyle dünya küreselleşecek ve küçük bir köy halini alacaktı. Bu küçük köyde herkese ve her yere ulaşılacak ve herkes/her yer ile hızlı iletişim sağlanacaktı.

Adına “Küreselleşme Çağı” denilen 20. Yüzyılda gerçekten de bunlar yaşandı. Dünyanın her yerine ulaşıldı ve herkesle ile iletişime geçildi.

Peki, ne oldu?

Şu oldu: Fakir ülkelerin insanlarına ulaşıldı ama fakir ülkeler daha da fakirleştirildi. Çünkü fakir ülkelerin insanlarının elinden ekmekleri daha rahat alındı ve ülke zenginlikleri daha rahat taşındı Batı'ya.

Batı, geri kalmış ülkelerin insanları ile de iletişime daha hızlı geçti, geçmesine ama bu hızı, orada var olan kardeşliği düşmanlığa, huzuru cehenneme dönüştürmekte kullandı.

Çağın yeni nimetleri ile hızlanan ve kolaylaşan iletişim ve ulaşım, gözü doymayan vahşi Batı'nın işini daha da kolaylaştırdı.

Nimet iyinin elinde iyiliktir. Kötünün ise elinde kötülüktür.

Batı, doyumsuz kapitalizmin modern araçları ile vahşi hayvanlar gibi Üçüncü Dünya Ülkelerinin sahip olduklarına saldırdı.

Bilakis vahşi hayvanlardan daha tehlikeli oldu, beşer kardeşi için.

Bugün Afrika'da yaşanan açlıklar ve açlığın yol açtığı ölümler, globalizmin dümenine oturan vahşi Batı'nın ihtiraslarının sonucudur.

Batı içinde yetişmiş bir “Bilge Kral” olan Aliya İzzetbegoviç bunu çok güzel özetlemiş: “Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”

Hakikatte Batı Uygarlığı, insanlığı felakete sürükleyen gözü doymaz ihtirasların uygarlığıdır. Afrikalı insanın açlığı ve Afrikalı çocukların açlıktan ölümleri üzerine kuruludur bu uygarlık.

Bütün bunlar yaşanırken; Batı'nın gözünde yaşanan acıların, akbabaların açlıktan ölümünü beklediği çocuğun fotoğraf karesi kadar değeri vardır ancak.

Üçüncü dünya ülkelerinin karşı karşıya olduğu bütün tehlike, Batı'nın doymaz aç gözlülüğü ve canavarlaştıran tokluğudur. Çünkü “Hayvan aç iken insan tok iken tehlikelidir” (A. İzzetbegoviç)

Ve Batı, hayvanın açlık tehlikelerini gözünde, insanın tokluk tehlikelerini ise midesinde/nefsinde barındıran bir uygarlıktır.   

 

Böyle bir Batı'da merhamet yoktur. Batı'dan merhamet beklemek, şeytandan cennete ulaşmak için yardım istemek gibidir.   

Paylaş: