Uyanma vakti gelmedi mi? 1.Bölüm

Tek çare gaflet uykusundan “uyanmaktır”

Uyanma vakti gelmedi mi? 1.Bölüm

Advert

İnsanlar; on günlük tatile gitmek için bir yıl boyunca çalışırlar para biriktirirler. Gidecekleri yeri iyice araştırırlar; aylar, haftalar öncesinden hazırlık yaparlar. Ceplerine orada kalacak kadar para koyarlar.

Orada yetecek kadar kıyafeti bavullarına koyarlar. Gidecekleri yerin hava durumuna bakar, ona göre hazırlanırlar. Oysaki sonsuz yaşama gideceğimizi bildiğimiz hâlde hiçbir hazırlık yapmayız. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Ay'ın, Dünya ile Güneş arasına girmesine Güneş tutulması adı verilir.

Allah (CC) ile insan arasına dünya girerse bu da akıl tutulmasıdır. Akıl tutulmasının diğer adı da gaflettir. Gafleti şöyle düşünebiliriz: Denizdeyiz, başımıza bir şey geldi ve boğuluyoruz. İnsan, o anda tatlı bir baygınlık hâli içine girer ama bu hâl biraz daha uzun sürerse boğularak ölür ve balıklara yem olur.

Tek çare gaflet uykusundan “uyanmaktır”. Dalgıçların bildiği “derinlik sarhoşluğu'' diye bir şey vardır. İnsan; belli bir derinlikten sonra tatlı bir sarhoşluğun içine girip hayaller görmeye başlar, daha da derine inmeye teşebbüs eder. Kayaların, balıkların peşinden gider; her şey gözüne güzel gözükür. Pembe balıklar, renkli kayalar görür; aklı başından gitmiştir. Tüpündeki havanın biteceğini düşünemez.

Eğer birileri, onu “o halden'' uyandıramazsa ölümü kaçınılmazdır. İnsan da tüpün içindeki oksijenin biteceğini düşünemeyen derinlik sarhoşluğunda olan dalgıç gibidir. O da dünya sarhoşluğundadır, ona verilen zamanın biteceğini düşünemez. Allah (CC) için artık uyanalım, kendimize gelelim!

Bu hayal içinde ölürsek, sonsuz yaşamımızı kaybedeceğiniz. Hayatı bir yavaşlatıp, kendimize gelelim.

Düşünün: Bir düşünün! Nereye gidiyoruz? Gittiğimiz yol nereye çıkar? Gittiğimiz yol Allah'ın (CC) istediği yol mu? Bir durup, düşünelim! Kur'an-ı Kerim bizi hep uyarıyor:

“Siz düşünüp hiç akıl etmez misiniz?'' diye! Allah'ı (CC) dinleyip düşünün, akıl edin! Yoksa bu “gaflet” uykusu bizim sonumuz olacak!..  En büyük gaflet içinde yaşadığımız hayatın gerçek ve kalıcı olduğunu zannetmek, geriye çekilip resmin bütününe bakmamak, tek bir bölümüne bakıp oraya göre yorumlamak! Bir bütünü anlamanın en kolay yolu kendimizi geriye çekip izlemek değil midir? Yani bu dünya yurdundan nefsimizi, benliğimizi geriye çekmedikçe bu girdabın içinde yok olup gitmeye mahkûmuz.

Beden olarak bize Rabbimizin nasip ettiği nefes sayısı kadar yaşamak tabi ki şart bu âlemde! Ama ruhumuzu, kalbimizi öbür âleme hazırlayarak, ana yurdumuza döneceğimizi bilerek, temizlenerek, bizi esarette tutan her fani dertten kurtularak kıralım bu beden zincirini, uyanalım şu gaflet uykusundan. Allah(CC) kalplerimizi birleştirsin, gaflet perdesini gözlerimizden kaldırsın inşaAllah..  

(İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar?) Hadid, 16

Zeynep Aykan

Advert

Paylaş: