Yapıcıoğlu'ndan Erdoğan'a çağrı

"Az kazanan çok; çok kazanan az vergi veriyor"

Yapıcıoğlu'ndan Erdoğan'a çağrı

Advert

Kürdistan yönetimine, "Kapıyı kapatırsak, siz içecek su, yiyecek ekmek bulamazsınız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sözlerine değinen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Siz o kapıyı kapatırsanız, buradan ekmek yiyen birkaç yüz kişi daha işinden olacak. Sanayici batacak, çünkü ürettiği malı satamayacak... Bu hamasi nutuklardan, vazgeçin." çağrısında bulundu.

Partisinin Eyyubiye İlçe Kongresine katılmak üzere Şanlıurfa’da bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, iç gündeme ve ekonomideki son gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu.

2012’de yola çıktıklarında temel düstur olarak 'adalet' dediklerini belirten Yapıcıoğlu, ülkede birçok alanda adaletsizliklerin yaşandığına işaret ederek, "İşsizlik oranı memleketin farklı bölgelerinde aynı mı? Değil. Mesela hükümet İŞKUR aracılığıyla yeni bazı kadrolar açıyor, birileri ekmek yesin diyor. Oraya yerleştirilenler gerçekten ihtiyaca veya ehliyete-liyakate göre mi alınıyor? Mesela hiç işe uğramadan sadece cebine bankamatik kartını koyarak, hükümete yakındır veya tanıdığı bir milletvekili var diye aydan aya gidip maaşını alan var, değil mi? Hiç ihtiyacı olmayan, son model lüks arabaya binip ATM’nin önüne gidip maaşını çekenleri görüyor musunuz? Yahu evine ekmek götüremeyen insanlar varken sen hepimizin parası olan o kaynağı niçin ihtiyacı olmayan bir adamın cebine ekstradan koyuyorsun. O lüks arabasının motorlu taşıtlar vergisini ödeyebilsin diye mi?” diyerek tepki gösterdi.

“Zannediyor ki herkes kendisi gibi…”

MTV’ye yapılan yüzde 40 zammı kastederek, “Önemli değil, bir gün lokantada yemek yemesin ödeyebilir.” diyen Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’i isim vermeden eleştiren Yapıcıoğlu, “Zannediyor ki herkes kendisi gibi çoluk çocuğuyla beraber sürekli, ayda birkaç kez lokantaya gidip 500, 600 lira masaya bırakabiliyor. Öyle zannediyorlar.” ifadelerini kullandı.

"Az kazanan çok; çok kazanan az vergi veriyor"

Vergi dağılımındaki adaletsizliğe de değinen Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Peki, mahkemelerde, kanun önünde vatandaşların hepsi aynı mı, bunu iddia edecek birisi var mı? Peki, gelir dağılımında bir eşitlik var mı? Fakir babası olduğunu söyleyen hükümet 15 yıldır iktidarda. Bir önceki yıla göre en üst gelir seviyedeki insanlar toplam gelirin yüzde 47’sini alıyorken bu yıl bu oran yüzde 48 oldu. Aşağı yukarı gelirin yarısı ilk yüzde 20’ye, geri kalan yarısı ise yüzde 80’e. Bu dönemde en yüksek gelir ile an alt gelir dilimi arasındaki uçurum biraz daha genişledi. Vergi nedir? Vergi; kamu harcamalarının, devletin harcamalarının karşılanabilmesi için vatandaşlardan toplanan paradır. Normal şartlarda az kazananlardan az; çok kazananlardan çok alınması gerekir, değil mi? Biz diyoruz ki; vergi de adaletin sağlanması için mutlaka herkes gücüne göre, servetine göre vergi vermeli. Peki, Türkiye’de bu böyle mi? Emin olabilirsiniz, vergi oranı ile kazanç birbirine ters orantılıdır, yani az kazanan çok; çok kazanan az vergi veriyor. Öyle değil mi? Kâğıt üstünde az kazanan az çok kazanan çok vergi veriyor. Ama öyle değil. Çünkü gelir vergisi toplam vergilerin içerisinde 3’te bir bile değil. Gelir artı kurumlar vergisi ikisi toplamda vergilerin 3’te biri bile değil. Asgari ücretle çalışanın aldığı ücretin açlık sınırının altında olduğunu devlet söylüyor. Biliyorum diyor, bu para karnını doyurmaya yetmiyor. Bırak diğer masrafları, ama yine sen gel vergi ver diyor. Nasıl vergi ver? Bu parayı kazanırken de ver, harcarken bir daha ver. Dolaylı vergi? Bir litre benzin aldığın zaman bunun yüzde 60’ı vergidir. Orta gelir düzeyindeki bir vatandaşın 20 milyarlık bir araba aldığında bunun yüzde 60’ından fazlası vergidir. Zengin de arabaya biniyor değil mi? Yaktıkları benzinde fiyat aynı. Buğdayın taban fiyatından çıkar yüzde 2 zam. Kamu çalışanı zam ister yüzde 3,5 zam. Motorlu taşıtlar vergisine yüzde 40 zam. Eee şimdi oldu mu?"

“Kalkınmada da geriye gidiyorlar”

Irak ile Türkiye sınır kapısının bölge ekonomisi için çok önemli olduğunu belirten Yapıcıoğlu, bu kapının kapatılması durumunda Şanlıurfa ekonomisi ve esnafının da çok zarar göreceğini sözlerine ekledi.

Yapıcıoğlu, “Şanlıurfa nüfusu Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 2’si, peki Şanlıurfa Türkiye’nin ihracatında toplam ne kadar pay alıyor? Yüzde birinden çok çok az. Niye biliyor musunuz? Çünkü daha önce Şanlıurfa, dışarıya ihraç ettiği malın yüzde 40’ını Suriye’ye satıyor, yüzde 60’ını ise diğer ülkelere satıyor. Suriye ne oldu? Bir kapımız vardı, kapandı değil mi? Fakat buna rağmen 2012’de dip yapan ihracat biraz yükselmeye başladı. Canlanmaya başladı. Niye, çünkü burada mal üretenler bu sefer Irak’ın Kürdistan bölgesine yöneldi. Şimdi de o kapıyı kapatacaklar. ‘Bu kapıyı kapatırsak, siz içecek su, yiyecek ekmek bulamazsınız’ diyorlar ya kime söylüyorlar? Sınırın öte tarafına söylüyorlar. Ben buradan söylüyorum; Siz o kapıyı kapatırsanız, buradan ekmek yiyen birkaç yüz kişi daha işinden olacak. Sanayici batacak, çünkü ürettiği malı satamayacak. Buradaki sanayici İstanbul’daki, Kocaeli’ndeki sanayiciyle rekabet edip malını götürüp Almanya’ya mı satacak? Var mı böyle bir imkânınız? Yok. Öyleyse bu hamasi nutuklardan, vazgeçin. Gerçekçi politikalara, insancıl politikalara dönün. Ne taraftan bakarsanız bakın, elinizi nereye uzatırsanız uzatın elinizde kalıyor. Zaten kendileri de söylediler. Biz kalkınmayı biraz becerdik ama inşallah bir gün adalete de sıra gelir. Kalkınmada da geriye gidiyorlar haberiniz olsun. 2023 hedefleri vardı.  2023’te kişi başına milli gelir 20 bin dolara çıkacaktı, ne oldu. Şimdi milli gelir ne kadar? Sonra kendileri de revize ediyorlar 13 bin dolara. Kalkınma geriye gidiyor şu anda. Özellikle bu bölgemizde." (Mustafa Kaynak - İLKHA)

Partisinin Eyyubiye İlçe Kongresine katılmak üzere Şanlıurfa’da bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, iç gündeme ve ekonomideki son gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu.

2012’de yola çıktıklarında temel düstur olarak 'adalet' dediklerini belirten Yapıcıoğlu, ülkede birçok alanda adaletsizliklerin yaşandığına işaret ederek, "İşsizlik oranı memleketin farklı bölgelerinde aynı mı? Değil. Mesela hükümet İŞKUR aracılığıyla yeni bazı kadrolar açıyor, birileri ekmek yesin diyor. Oraya yerleştirilenler gerçekten ihtiyaca veya ehliyete-liyakate göre mi alınıyor? Mesela hiç işe uğramadan sadece cebine bankamatik kartını koyarak, hükümete yakındır veya tanıdığı bir milletvekili var diye aydan aya gidip maaşını alan var, değil mi? Hiç ihtiyacı olmayan, son model lüks arabaya binip ATM’nin önüne gidip maaşını çekenleri görüyor musunuz? Yahu evine ekmek götüremeyen insanlar varken sen hepimizin parası olan o kaynağı niçin ihtiyacı olmayan bir adamın cebine ekstradan koyuyorsun. O lüks arabasının motorlu taşıtlar vergisini ödeyebilsin diye mi?” diyerek tepki gösterdi.

“Zannediyor ki herkes kendisi gibi…”

MTV’ye yapılan yüzde 40 zammı kastederek, “Önemli değil, bir gün lokantada yemek yemesin ödeyebilir.” diyen Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’i isim vermeden eleştiren Yapıcıoğlu, “Zannediyor ki herkes kendisi gibi çoluk çocuğuyla beraber sürekli, ayda birkaç kez lokantaya gidip 500, 600 lira masaya bırakabiliyor. Öyle zannediyorlar.” ifadelerini kullandı.

"Az kazanan çok; çok kazanan az vergi veriyor"

Vergi dağılımındaki adaletsizliğe de değinen Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Peki, mahkemelerde, kanun önünde vatandaşların hepsi aynı mı, bunu iddia edecek birisi var mı? Peki, gelir dağılımında bir eşitlik var mı? Fakir babası olduğunu söyleyen hükümet 15 yıldır iktidarda. Bir önceki yıla göre en üst gelir seviyedeki insanlar toplam gelirin yüzde 47’sini alıyorken bu yıl bu oran yüzde 48 oldu. Aşağı yukarı gelirin yarısı ilk yüzde 20’ye, geri kalan yarısı ise yüzde 80’e. Bu dönemde en yüksek gelir ile an alt gelir dilimi arasındaki uçurum biraz daha genişledi. Vergi nedir? Vergi; kamu harcamalarının, devletin harcamalarının karşılanabilmesi için vatandaşlardan toplanan paradır. Normal şartlarda az kazananlardan az; çok kazananlardan çok alınması gerekir, değil mi? Biz diyoruz ki; vergi de adaletin sağlanması için mutlaka herkes gücüne göre, servetine göre vergi vermeli. Peki, Türkiye’de bu böyle mi? Emin olabilirsiniz, vergi oranı ile kazanç birbirine ters orantılıdır, yani az kazanan çok; çok kazanan az vergi veriyor. Öyle değil mi? Kâğıt üstünde az kazanan az çok kazanan çok vergi veriyor. Ama öyle değil. Çünkü gelir vergisi toplam vergilerin içerisinde 3’te bir bile değil. Gelir artı kurumlar vergisi ikisi toplamda vergilerin 3’te biri bile değil. Asgari ücretle çalışanın aldığı ücretin açlık sınırının altında olduğunu devlet söylüyor. Biliyorum diyor, bu para karnını doyurmaya yetmiyor. Bırak diğer masrafları, ama yine sen gel vergi ver diyor. Nasıl vergi ver? Bu parayı kazanırken de ver, harcarken bir daha ver. Dolaylı vergi? Bir litre benzin aldığın zaman bunun yüzde 60’ı vergidir. Orta gelir düzeyindeki bir vatandaşın 20 milyarlık bir araba aldığında bunun yüzde 60’ından fazlası vergidir. Zengin de arabaya biniyor değil mi? Yaktıkları benzinde fiyat aynı. Buğdayın taban fiyatından çıkar yüzde 2 zam. Kamu çalışanı zam ister yüzde 3,5 zam. Motorlu taşıtlar vergisine yüzde 40 zam. Eee şimdi oldu mu?"

“Kalkınmada da geriye gidiyorlar”

Irak ile Türkiye sınır kapısının bölge ekonomisi için çok önemli olduğunu belirten Yapıcıoğlu, bu kapının kapatılması durumunda Şanlıurfa ekonomisi ve esnafının da çok zarar göreceğini sözlerine ekledi.

Yapıcıoğlu, “Şanlıurfa nüfusu Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 2’si, peki Şanlıurfa Türkiye’nin ihracatında toplam ne kadar pay alıyor? Yüzde birinden çok çok az. Niye biliyor musunuz? Çünkü daha önce Şanlıurfa, dışarıya ihraç ettiği malın yüzde 40’ını Suriye’ye satıyor, yüzde 60’ını ise diğer ülkelere satıyor. Suriye ne oldu? Bir kapımız vardı, kapandı değil mi? Fakat buna rağmen 2012’de dip yapan ihracat biraz yükselmeye başladı. Canlanmaya başladı. Niye, çünkü burada mal üretenler bu sefer Irak’ın Kürdistan bölgesine yöneldi. Şimdi de o kapıyı kapatacaklar. ‘Bu kapıyı kapatırsak, siz içecek su, yiyecek ekmek bulamazsınız’ diyorlar ya kime söylüyorlar? Sınırın öte tarafına söylüyorlar. Ben buradan söylüyorum; Siz o kapıyı kapatırsanız, buradan ekmek yiyen birkaç yüz kişi daha işinden olacak. Sanayici batacak, çünkü ürettiği malı satamayacak. Buradaki sanayici İstanbul’daki, Kocaeli’ndeki sanayiciyle rekabet edip malını götürüp Almanya’ya mı satacak? Var mı böyle bir imkânınız? Yok. Öyleyse bu hamasi nutuklardan, vazgeçin. Gerçekçi politikalara, insancıl politikalara dönün. Ne taraftan bakarsanız bakın, elinizi nereye uzatırsanız uzatın elinizde kalıyor. Zaten kendileri de söylediler. Biz kalkınmayı biraz becerdik ama inşallah bir gün adalete de sıra gelir. Kalkınmada da geriye gidiyorlar haberiniz olsun. 2023 hedefleri vardı.  2023’te kişi başına milli gelir 20 bin dolara çıkacaktı, ne oldu. Şimdi milli gelir ne kadar? Sonra kendileri de revize ediyorlar 13 bin dolara. Kalkınma geriye gidiyor şu anda. Özellikle bu bölgemizde." (Mustafa Kaynak - İLKHA)

Advert

Paylaş:
Advert