36,4616
34,4750
2.946,51
Biz de hem bu küstahlığa hem de “adalet” e vurgu yapan bir analiz yapmak durumunda kaldık.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin 2010 yılında başlayan macerası yeni gelişmelerle devam ediyor. Bir süre önce Akkuyu Nükleer AŞ, şirkete Türkiye'den firmaları da ortak etmek için anlaşmalar yapmıştı. 15 Haziran da ise Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu'ndan (EPDK) yapılan açıklama ile şirkete 49 yıl süreli üretim lisansı verilmişti. Yani Türkiye-Rusya ilişkilerinin normalleşmesiyle birlikte Nükleer Güç Santrali(NGS)'de de faaliyetler hız kazanmış, şirket normalde 2025 tarihinde faaliyete geçireceği santrali 2023'e yetiştireceğini duyurmuştu.
İnsan Hakları Konusunda Ne Kadar Nazik Olduklarını Biliyoruz!
Fakat son günlerde ajanslara yeni bir haber düştü: “Avrupa Parlamentosu'nun onayladığı kararnamede, nükleer santralin yer alacağı alanın şiddetli depremlerin olabileceği bir bölgede yer aldığı, bundan dolayı sadece Türkiye için değil Tüm Akdeniz bölgesi için ciddi tehdit oluştuğu belirtildi.” Avrupa nedense insanların hayatını düşünüvermişti. Tabii biz AB'nin insanların yaşam hakları konusunda ne kadar hassas ve nazik olduğunu, Ümmet olarak yaşadığımız acı tecrübelerden dolayı çok iyi biliyoruz. Ümmet coğrafyasında kan, gözyaşı sellerinin aktığı ve zulüm dumanlarının yükseldiği portreyi üstlenen sponsorlardan birinin de AB olduğunu bilmeyen yok. Burada bu konunun ayrıntılarına girmeme gerek yok. “Avrupa ve Müslüman” diye şöyle bir düşünün bakalım, gözünüzün önüne hangi acı tablolar gelecek.
“AB = Garbın Afakını Sarmış -Tek Dişi Kalmış Canavar” ve HÜDAPAR-Rehber TV
Bu noktada, söylemeden edemeyeceğim bir hususu, konuyla direk ilgisi olmadığı halde söylemek hatta haykırmak istiyorum. “AB” denilen “garbın afakını sarmış ve tek dişi kalmış canavar”, söz konusu pkk-fetö olduğunda, onların medya silahşörleri ve parti militanları Türkiye'de ceza yediklerinde, hemen aynı gün en üst düzeyde uyarı-kınama kararı alıp görüş serdediyorlar. Fakat iki gün önce HÜDAPAR ve Rehber TV yöneticilerine esfele safilin türünden bir ceza verilirken dut yemiş bülbül gibi ya da dilsiz şeytan gibi susuveriyorlar. Onların Türkiye'deki taşeronları yollarda “adalet” i ararken bu durum karşısında üç maymunu oynuyorlar. Gerçi onlar için diyeceğimiz sadece şu: “Arayan “adaleti” de bulur … sını da.” Yıllarca, bu ülkede millete kan kusturanların misyonunu bayrak edinenlere, başka da bir şey söylemeye gerek yok zaten. Ve Müslüman şahsiyetler de Allah'a şükür; O'ndan başka kimseden “adalet” ve merhamet beklemez zaten.
“Modern Bizans(AB)”
Hasılı konumuza dönersek “Modern Bizans(AB)” daha iki gün önce Avrupa Parlamentosu'nda “kötü çocuk” diye müzakere sürecinin dondurulmasını istediği Türkiye'ye kalkmış insan hakları dersi veriyor. Çelişkiye bak; hem “bizden değilsin" de, hem de “niye böyle yapıyorsun?” de! Bu ülke bağımsız kararlarını alamaz mı? Demek, AB sınırlarında sizler her türlü nükleer teknolojiye sahip olacaksınız, ama Müslüman bir ülke bu konuda adım attı mı(daha önce İran örneğinde olduğu gibi); aman efendim insanlara zarar gelir falan filan, Erbakan hocamızın dediği gibi fasa fiso… Sana ne, size ne? Evet argo olacak ama şunu onlara söyleyeyim içim rahat olsun:” Yürüyün de ense traşınızı görelim!” Geçti o “batısever jöntürk” dönemi…
NGS'nin Yatırımına Başlanabilmesi İçin EPDK Önlisansı Vermişti
Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu'ndan (EPDK) yapılan 15 Haziran 2017 de ki açıklamayı hatırlayalım: “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın 12/05/2010 tarihinde imzalanmasını takiben Mersin ili Gülnar ilçesi Akkuyu beldesinde 4 üniteden oluşacak ve toplamda 4800 MW kurulu güce sahip VVER-1200 tipindeki “Akkuyu Nükleer Güç Santrali”nin kurulması amacıyla Akkuyu Nükleer A.Ş. (Şirket) kurulmuş ve nükleer güç santralinin yatırımına başlanabilmesi için gerekli onay, izin, ruhsat ve benzerlerinin alınabilmesi amacıyla Şirkete 25/06/2015 tarihli ve ÖN/5664/03307 numaralı önlisans verilmiştir.”
49 Yıl Süreli Üretim Lisansı da Verilmişti
Açıklamanın devamı şu şekildeydi: “Şirketin, elektrik piyasasına ilişkin ilgili mevzuat çerçevesinde, 25/06/2015 tarihli ve ÖN/5664/03307 numaralı önlisans kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğu dikkate alınarak, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali” için Şirkete 15/06/2017 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 49 yıl süreli üretim lisansı verilmiştir.”
Ülkemizdeki Elektrik Enerjisi Talebinin Yaklaşık % 6-7 Kadarını Karşılayacak
“Bu çerçevede, yıllık 8000 saatlik çalışma süresi ile elektrik üretim sisteminin ana unsurlarından biri olarak, sürekli ve düzenli emre amade kapasite sunma özelliği gereği baz yük santralı olarak görev yapacak olan 4800 MW kurulu gücündeki “Akkuyu Nükleer Güç Santrali”nin tamamen işletmeye alınmasından sonra ülkemizdeki elektrik enerjisi talebinin yaklaşık % 6-7 kadarını karşılaması öngörülmekte olup, elektrik piyasasında istikrara ve ulusal enerji arz güvenliğine önemli ölçüde katkı sağlaması beklenmektedir. Bu arada Akkuyu NGS'nin ilk ünitesinin işletmeye giriş tarihi; milletler arası anlaşmaya göre 2025 yılı olması planlanırken şirket; 2023 tarihine yetiştireceğini beyan etmiştir.”
“Avrupa Birliği İçin Kendisine Yarar Sağlamayan Her Şey Tehlikelidir”
Burada AtomInfo haber portalının Genel Yayın Yönetmeni Aleksandr Uvarov'un görüşlerine yer vermek istiyorum. Aleksandr Uvarov, “AP'nin Türkiye'ye Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projesini durdurma çağrısının, santralin yapımına karar verilen sahanın gerçek bir deprem tehlikesi taşımasına bağlı olmayıp, yalnızca AB'nin siyasi-ekonomik çıkarlarının düzleminde bulunduğunu ileri sürdü. Uvarov, “Bu karara siyaset ve ekonomi penceresinden bakmak gerek. Avrupa Birliği için kendisine yarar sağlamayan her şey tehlikelidir” dedi.
Akkuyu NGS, 9 Şiddetindeki Depreme Göre Hazırlandı
Uvarov şu şekilde devam etti: “Türkiye'nin yetkili organları 1976 yılında Akkuyu'nun bu bölgede inşa edilmesi için gerekli lisansı verdi. Akkuyu'nun Rusya-Türkiye hükümetler arası anlaşması 2010 yılında imzalandı. Fakat şimdi proje ilerlemeye başladığı zaman Avrupalı milletvekilleri güvenlikten endişe duymaya başladılar. Bölgede yaklaşık 7 şiddetinde deprem ihtimali varken, Akkuyu ise 9 şiddetindeki depreme göre hazırlandı.” Uvarov'un bu görüşlerine bizler de katılıyoruz.
Türkiye Öyle Ucuz Söylemlerle Postu AB'ye Kaptırma Durumunda Değil Artık
Bu gelişmelere paralel olarak dün, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, “Akkuyu Nükleer Santrali İçin UAEA Misyonu” başlıklı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) nükleer santrallerin yer seçimi, yer değerlendirmesi, tasarımı, inşası ve işletilmesi için güvenlik gerekleri ve kılavuzları geliştirmekte ve bu gereklere uyumu üye ülkelerine tavsiye etmektedir. Bu kapsamda, UAEA TAEK gibi nükleer alanda düzenleyici kurumlara nükleer güvenlikle ilgili konuların değerlendirilmesi konusunda özellikle UAEA gereklerine uyum konusunda destek vermektedir” denildi. Yani Türkiye öyle ucuz söylemlerle postu AB'ye kaptırma durumunda değil artık.
İt Ürür Kervan Yürür
Açıklamanın son kısmında, “UAEA Gözden Geçirme Misyonu için 3-5 Mayıs 2017 tarihlerinde TAEK ve UAEA uzmanları ile bir ön hazırlık toplantısı yapılmıştır. Misyonun 24-28 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanmıştır” ifadeleri yer aldı. Yani dostlar, yukarıda mağduriyetlerini dile getirdiğimiz saygıdeğer şahsiyetlere adalet için de, Yusufi mihrablarında ki azizlerin hürriyeti için de, ülkemizin güçlü-özgür ve İslami değerlerle donanmış bir ülke olması için de, kim aksi tutum sergiliyorsa onlara şunu söylüyorum: “İt ürür kervan yürür.”