Dindarlık ve ahlak tartışması

Sait Şahin

Türkiye'de derinden derine dindarlık ve ahlak konusu tartışılıyor.

Aslında bu, yüzyılların, bin yılların tartışma konusudur. Bu konuda filozoflar, ahlak ve toplum bilimciler söylenmemiş bir şey bırakmamışlar sanırım. Okuduğum kadarı ile Müslüman alim ve felsefeciler de bu tartışmaya nokta koymuşlar.

Ahlaki değerlerin kaynağının din olduğunu ve dinin özünün ahlak olduğunu; dinin, tamamen ahlakı emrettiğini ancak her din mensubunun ahlaklı olmayabileceğini, dindar olmayan birinin ise pekâlâ ahlaklı olabileceğini söylemişler.

Ahlak, dinlerin insanlığa ortak mirasıdır. Dindar olmayanın da bu mirası yaşamasına engel yoktur. Böyle bir engeli din de koymamıştır.

Gerçekte ahlak, dindarlığın kalitesidir. Namaz, oruç, zekât, hac vs. bunlar dindarlığın kalitesi değiller. İbadetler ahlak ile kalite kazanır.

Dikkat ederseniz dinin ana kaynakları ayet ve hadisler, bu ibadetleri hep ahlaka bağlamışlardır. Namazın kalitesini kötülük ve hayâsızlıktan uzak durmaya; orucun kalitesini insanlarla muameleye, sergilenen davranış ve ruh hallerine; hac ve zekâtı hakeza ahlaka bağlamışlar.

Yani; namaz seni kötülük ve hayâsızlıktan alıkoyacak; oruç seni her türlü zulümden ve günahtan tutacak; zekâtın başkasını minnet altına sokmayacak, onurunu kırmayacak; haccın başkasına eziyet olmayacak. İbadetlerin böyle olunca sen ahlaklı bir dindar, kaliteli bir Müslüman olursun.

Dinin özünün ahlak olduğu, tartışma götürmeyecek kadar açık bir gerçektir. Peki, niye bu tartışmalar sürüyor ve gittikçe artıyor.

Son zamanlardaki dindarlık ve ahlak tartışmaları siyasi iktidar merkezli yapılıyor. Daha somut bir ifade ile kurucu kadroları İslamcılıktan gelen Ak Parti(nin icraatları) üzerinden bu tartışma yürütülüyor.

Ak Parti kitle partisi olmak adına, İslam'ın değerlerini parti içine ve ülke yönetimine taşımaktan kaçındı ancak kendisini İslam'dan da soyutlamadı. Hem geçmişten gelen kimlikleri ve hem de zaman zaman en tepeden güçlü İslami vurguları sebebi ile İslam olarak görüldü. Müslüman olup da İslam olmadıkları halde, İslam olarak görülen ve zaman zaman da kendilerini öyle gösteren Ak Parti'nin iktidardaki bütün kötülükleri, maalesef bu ülkede azımsanmayacak bir kesimin gözünde İslam'ın hanesine yazılıyor.

Yolsuzluklar, haksızlıklar, ahlaksızlıklar, kibir ve yozlaşmalar İslam'a yazılıyor. Bu sebeple İslam lekeleniyor ve çok büyük zararlar görüyor.                

İslam nokta-i nazarında uyardığımız zaman, ‘ama efendim biz kitle partisiyiz' diyorlar. Sanki kitle partisi olmak; hırsıza yer, hırsızlığa yol vermektir; rüşvete, yolsuzluğa, haksızlığa göz yummaktır; ahlaki çürümüşlüğe mazeret olmaktır.

Ak Parti'nin, Ak Partililerin İslam ile ilişkisi deve kuşu misaline benziyor. Deve kuşuna ‘niye yük taşımıyorsun' denilince, ‘ben kuşum' cevabı vermiş, ‘öyle ise uç' denilince ‘ben deveyim' demiş.

Ak Partililere ‘İslam'ı ve ahlakını yüklenin' diyorsunuz, ‘biz kitle partisiyiz' diyorlar. Öyle ise ‘İslami motifleri kullanmayın ki sizi İslam sanmasınlar' diyorsunuz, ‘ama biz Müslümanız' diyorlar.       

Paylaş: