İki Konuda Sınıfta Kaldık

Hasan YILMAZ

İnsanın en kutsal haklarından biri şüphesiz yaşam hakkıdır. İnsan sosyal yaşam içinde kendi varlığını idame ederken en çok dikkat ettiği noktalardan biri zaruri ihtiyaçlar ve güvendir. Sosyologlar bu konuda ihtiyaçlar hiyerarşisini izah ederken birincisini zaruri ihtiyaçlar,  ikincisini ise güven olarak izah etmişlerdir.

 Niçin güven? Çünkü güven ruh gibidir. Bir çıktı mı bir daha geri gelmez ya da gözyaşı gibidir. Döküldü mü geri getirmek mümkün olmaz. Bu yüzden güvenilir olmak,  iyi olmak, adil olmak çok önemli. Bu konuda bizleri yaratan kudret, iyiliği ve adil davranmayı emrettiği gibi âlemlere rahmet olarak gönderdiği Efendimizi (sav.) bu konuda örnek göstermiştir.

Bu izahlardan yola çıkarak yaptığımız araştırmalara göre ülkemizde iki konuda sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim. Bu ne AGİT ne de benzeri araştırmalar sonucudur. Bu araştırmalar tamamen ideolojilerden, politik izahlardan çok uzak, tamamıyla mazlumları ilgilendiren rıza-i ilahinin gözetildiği açıklamalar olduğunu söyleyebilirim.

Nedir bu araştırma?

Birincisi Allah'ın rızasını gözeterek iyi düşünen iyilik için çalışan ailesini, akrabasını, çevresini düşünen bu uğurda emek sarf eden insanların, kötü insanlar tarafından hakarete uğratıldığı işkence yapıldığı yetmediği gibi, müebbet verilip, nişanlısından eşinden, ailesinden, çocuklarından, dostlarından uzak bırakılan insanlar.

İkincisi kendi imkânlarını seferber edip, üniversite okuyup,  özel öğretim kursu açıp hem kendisi için hem bu anlamda mağdur olanlara istihdam alanı oluşturan insanlar.

Bu iki insan profiline baktığımızda ikisi de aynı insanlar tarafından mağdur edilmiş, her ikisi de bugünkü yöneticilerin insafına bırakılmıştır. Bu iki örnekten anlıyoruz ki gerçekten toplumda tam bir güven bir adalet havası söz konusu değil. Bu verilerden yola çıkarak bir çıkarım elde etmek istediğimizde iktidara yakın duran bürokratların sözleriyle davranışlarıyla çevrelerini etkilediklerini söylemek mümkün.

Bu bağlamda düşündüğümüzde bu millete bu memlekete kendini adamış yöneticilerin bunu görmemesi tuhaf değil mi? Bir insan, saçma sapan gerekçelerle yıllarca içerde nasıl tutulabilir? Tutuluyorsa bu insanların hesabını nasıl vereceğiz? Bir eğitimci kendi kurumunu açmak için her türlü güvenlik soruşturmasından geçerek milletine memleketine faydalı olmak istiyorsa başka insanların yüzünden nasıl bu kadar engellenebilir?

Bunları yan yana getirdiğimizde toplumda bir adaletsizliğin bir haksızlığın olduğu kesin. Bunların giderilmesi için yine örnek alacağımız adres belli. Şüphesiz Efendimiz (sav.)  Efendimiz (sav) "İki sınıf insan vardır. Onlar düzelirlerse bütün toplumda düzelir, onlar bozulurlarsa bütün toplum bozulur. Bunlar âlimler ve amirlerdir yani bilginler bilgilerini uygun anlamda davranışa dönüştürürlerse, amirler ise adaletli davranırlarsa toplumdaki sorunlar çözüme ulaşır.

 Bu düşünceden yola çıkarsak toplumun kalbi olan bu iki sınıf, toplum için en güzel şekilde örnek olmalı ki toplumda hak adalet filizlensin. Bu filizlenmeyle farklı renkte farklı düşüncede olan insanlar güven ortamına kavuşsun. Aksi halde yapılan davranışlar hak ve adaletten uzaklaşmaya sebebiyet verdiği gibi kardeşlik duygularını zedeleyecektir.

Selam ve dua ile...

Paylaş: