BABA VE DÖRT OĞLUNUN HİKAYESİ

Sedat SİRACOĞLU

Ülkenin birinde güçlü mü güçlü, babayiğit, çevresinde saygın, sözü dinlenir bir baba ve dört oğlu yaşarmış. Babanın kendine ait büyük toprakları, köyleri ve kasabaları bulunmakta olup kadim ve sarp bir kalenin eteklerinden geçen büyük bir nehrin kenarında evleri, konakları ve kendisine bağlı insanlarıyla düşmanlarını çatlatacak bir mutluluk içinde yaşarlarmış.

Bu birlikteliği çekemeyen ve babanın hakimiyetini kırmak isteyen komşuları planlar yaparak baba ve oğullarını birbirinden ayırmayı kafalarına koymuşlar. Dost gibi görünüp;

-Babanızla daha ne kadar birlikte yaşayacaksınız, ona yük olmayın her biriniz toprakların bir kısmını alarak babanızın yükünü hafifletin? Diyerek kardeşlerin kafalarını karıştırmışlar ve çocuklarını babalarıyla karşı karşıya getirmişler.

Baba çocuklarına daha fazla zarar gelmesin diye isteklerini kabul etmiş. Büyük oğlunu yanında bırakarak bulunduğu toprakları dörde bölmüş. Küçük oğluna kuzey, ortanca oğlundan birine güneydoğu, diğer ortanca oğluna ise güney batı ve büyük oğluna da ortada kalan topraklarını ve köylerini vermiş. Bunu fırsat bilen komşular batı köylerinden bazılarını kendi topraklarına katmışlar.

Komşular bununla yetinmeyerek baba ile oğullarının irtibatlarınıda kesip birbirlerine düşmanlık etmeleri için ortanca ve büyük oğlunun babalarına giden yolunu kullanılamaz hale getirmiş, ortanca oğulların babalarının toprağına uğramadan kendi memleketlerine gidecek şekilde yeni bir yol yapmışlar. Küçük oğlunuda işlek bir yol üzerinde yerleşmesini sağlayarak zenginleştirip büyütmüşler.

Komşular, oğullarını öyle bir hale getirmişlerki oğulları babalarının adını bile anmak istemez olmuşlar. Babasının yanında kalan büyük kardeş bu olaylarda pasif kalarak adeta komşuların ekmeğine yağ sürmüştür.Çocukları ile tamamen irtibatı kesilen ve bu hallerini sindiremeyen baba bu kahır üzerine fazla dayanamayarak ölmüş.

Aradan yıllar geçmiş küçük ve en büyük kardeş arasında sıcak bir yakınlaşma meydana gelmiş ve iki kardeş topraklarını birleştirmenin hesaplarını yapmaya başlamışlar, ortanca kardeşler de ise yıllardır harap haldeki baba ocağına giden yollarının yeniden açılması umudu yeşermeye başlamış ve umutla baba ocağına giden yollarının ihya edilmesinin hayaline kaptırmışlar kendilerini…

Evet hikaye böyle peki gerçek nedir?

Küçük Oğul: Kovancılar,

Ortanca Oğullar: Arıcak ve Alacakaya,

Büyük Oğul: Palu,

Baba: parçalanmadan önceki Palu’dur.

Dualar ve umutlar bu dört kardeşi yeniden bir araya getirecek ve eski günlerine döndürecek çalışmaların ve projelerin üretilmesine yöneliktir.

Maalesef hikayemiz kısa ama gerçekler uzun inşallah bir sonraki yazımda bu konuya değineceğim.

Selametle kalın inşallah.

 

Paylaş: