YETİMİM KUDÜS!

Saadet SARITUNÇ

Yetim deyince, mazlum akla gelirdi. Ekmeği yenmez,bahçesine girilmez ve ağacından meyve koparmak caiz olmazdı.Yetim hakkından bahsedilirken, çok hassas çizgiler çizilirdi. Kırmızı çizgiler, ulaşılmaz çizgiler. Çünkü o yetimdi,mahrumdu. Babası elinden alınmıştı. Ekmeği yenmez suyu içilmez ama ısrarla"başı okşanmalı " denirdi. Sanki baş okşanınca babasını hissedecekti. Çünkü bir çocuğun dünyasını dolduran tek gerçek alınmıştı. Babası alınmıştı.

           Yetim görünce halini iç dünyasını bilemezdik belki ama ciğerimiz yanardı. Öyle bir yanma ki gözden bir damla düşerdi istemsiz. Başını okşamak istesek "başını acıtır mıyım?" diye korkarak ellerdik. Sanki elimiz başını ezecek, kalbini kıracak. 

          Yetimin kalbi asla kırılmamalıydı. Bundan korkardık. Asla vebaline giremezdik. "Yetim bu!" "Aman ha!" derdik. Çok apayrı bir dünya. Çocuklar iki gruptu. Bir, çocuklar. İki, yetim çocuklar. Ve Rabbim beni de yetim anası yaptı. Nasıl olduğunu yaşamasam da onlardan izlemledim. İzlemleyebildiğim kadarıyla, düşünceler yüreklerde dolu dolu taşmak üzere fakat dile getiremiyorlar. Yutkulunuyor sadece. Sanki mahşer gününde babalarına söylemek üzere saklanırcasına.

          Biz yetimi olanların ciğer yanığı ancak Resulullah'ın yetimliği aklımıza gelince hafiflerdi. O'da yetimdi. Üstelik 6 yaşında da öksüz kalmıştı. O'nun yetimliğinin yanında bizim çocukların yetimliği hafif kalırdı. Yetim denince akla ilk O gelmeliydi, devamında diğer yetimler. Bu durum son yüzyıla kadar böyle devam etti. Ta ki 2 Kasım 1917'de Filistin'i yok etme politikasının başlama tarihine kadar. 

        Balfour Deklarasyonu, yani İsrail devletinin resmen kuruluşunu sağlayan ve Filistin işgalini başlatan olaya kadar. 

        Ve son günlerde günümüz Firavun'u olan Amerika ve kukla başkanı Trump'ın "Kudüs'ü  İsrail'in başkenti" yapma projelerini açıklamasıyla, günümüz yetimi olarak Kudüs yerini almakta. 

       O'nun elinden özgürlüğü alınmış. Hristiyan ve Yahudiler'in göz koyduğu ve Müslümanların kutsal mekanı, göz bebeği olan " Kudüs". İlk kıblemiz. Resulullah'ın (sav) miraca çıktığı mekan. Miracın simgesi. 

      Şeyh Ahmet Yasin'in meşhur sözü " Allah'ım ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum." Biz Müslümanlar olarak elimizden bir şey gelmemesinden dolayı bizi yaralamaktadır. 

     Birleşmiş milletlerin insani işler koordinasyon ofisinin (OCHA) açıkladığı rakamlara göre İsrail son bir yılda 170 Filistinliyi şehid etti, 15 bin 377 kişiyi yaraladı. 

    Önceki yılların sayısını saymaya bile gücümüz yetmez. Bunca kana rağmen"Kudüs" halen esir. Halen yetim. O ümmetin yetimi. Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtaran İslam kumandanı Selahattin Eyyubi mekanında huzursuz olmuştur. 

     Ve şimdi Kudüs yeni Selahattinleri gelene kadar esir,yetim. 

      Ve Ya Rabbi! Ben yetim Kudüs'ü de kendi yetimlerime kattım. Sen katından yardım et, yetimlerime ve yetimim Kudüs'e.

    İnşaallah.

     Selam ve dua ile.

Paylaş: