Palu'da Kadın&Çarşaf

Saadet SARITUNÇ

Bismihi Teala

 

Şeyh-ul Meşayih Seyyidina Ali Es-Sebti Diyarbekir-i olan Şeyh Ali Sebti Efendi Diyarbakır'a izinli olarak uğrayan Mevlana Halid El  Şehrezori`nin kendine halife olarak seçmesinin ardından, vefatından kısa bir zaman evvel, Şeyh Ali Sebti'ye "Palu'ya gidin orada irşâd ile meşgul olun." .Vasiyeti üzerine ,Hicri 1242 senesinde Palu' ya gelip yerleşir ve halka hakkı anlatır. İslâm`ı Palu'da nakşedip tohumlarını eker. Halkta benimseyip itaat eder. Böylece Palu dindar bir belde olur. kadınlar çarşafa bürünüp mahremiyet  ön plana alınır. Daha yeni ergenliğe girmiş kız çocukları itirazsız çarşafa başlar.

      Bu ortamda Şeyh Ali Sebti'nin oğullarından Şeyh Mahmut Fevzi'nin Palu'da 1865`te doğan oğlu Şeyh Said ;"İslâmî bir bilinçle donanmış halk kitlelerini hiçbir güç,hiç bir silah yenemez." sözüyle, dedesinin ekmiş olduğu iman tohumlarını muhafaza etme görevini üstlenir.

         Şubat 1925'te Ülkede Cumhuriyet kurulduktan sonra,  dinimize uymayan inkılaplara karşı kayıtsız kalmaz.

"Hilafet kalkmıştır, din tehlikededir, dini kurtarmak lazımdır."der.

Kıyam eder. İdama mâhkum olur. İdama götürülürken şahitleri:"İdam sehpasına başı dik ve tökezlemeden yürüdü."diyerek gıpta etmişlerdir. Ve boynuna ilmik geçirildikten sonra söylediği son söz:"Şu anda fani dünyaya veda etmek üzereyim. Dinim ve halkım için feda olduğuma pişman değilim.Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahçup etmesinler."

        Asıl konuya gelecek olursak. Palu'da ekilen ve uğrunda Kelle dâhi verilen hususlardan biri de hiç şüphesiz ki örtüdür. Yani tesettürdür. Yani Çarşaftır. Her ne kadar şimdiki genç kızlar  bu hususa dikkat etmiyorlar olsalar da.

          Türkiye'de Palu'dan başka yerlerde de böyle topyekûn tesettürlü olan yer var mı diye araştırma yaparken, Palu'ya tayini çıkmış kişiler daha önce Palu'da yaşamış kişilerden Palu'yu sorarlarmış. Aldıkları cevapların en dikkat çeken;"Palu'da sokakta kadın göremezsiniz. Görsenizde çarşaflılar."  Tabi bunu tarif olarak mı,  Eleştiri olarak mı söylemişler, tartışılır. Ama en azından yabancıların gözünde Palu manzarasının en başında çarşafın alması bir artı mıdır eksi midir dersek bir müslümanın gözüyle tabi ki artıdır. Çünkü kadının fıtratına uygundur örtünmek. Bundan dolayıdır ki;  Palu'nun büyükleri böyle uygun görmüş. Yoksa kadını sık boğaz edip kadına zulüm olsun diye değil. Kaldı ki Allah'u Teala kadının fıtratına uygun olduğu için örtü ayetlerini indirmiştir. Daha ilk indiği sabah Medine sokaklarındaki kadınlar karakargalara benzetilerek eline geçirdikleri örtülerle örtünmüşlerdir. Kalplerine hiç şikayet getirmeden.

      Olaki bana deseler Palu'lu kadınlar için üç şey söyle.Şimdilerde farklılıklar olsa da birincisi Palu'da kadın örtüsüz dışarı çıkmaz. (çarşaf yerine feraje, pardesü hatta tunik olsa da.) İkincisi kapı önlerini mesken tutmazlar.(Palu yerlisi tutmaz.) Üçüncüsü yanında mahremi olmadan çarşı merkezine alışverişe gitmez.

        Peki bunları bilinçlimi yapıyorlardı? Aslında okuma -yazma kıt olduğundan fazla bilgi sahibi olmadıkları söylenebilir. Büyüklerinden öyle gördükleri için. Tabi bu durum kendilerine kötümü dense tabi ki hayır.  Bilakis iyiliklerine vesile. Çünkü kadının fıtratında örtünmek vardır. Olmasaydı kadını yaratan emretmezdi her iki ayet olan Nur ve Ahzab sûrelerinde. Örtünmek namahrem bakışlardan korunduğu için yüzü nurlandırır ,melekleştirir. Bu duruma şahit olduğum, Şeyh Ali Sebti'nin  torunu, Şeyh Zülküf Efendi'nin bacısı rahmetli Hayriye Hanım'ın yüzündeki nurdan etkilenirdim. Ölümüne yakın gördüğümde resmen melekleştiğini bir nur talebesine anlattığımda dedi ki:"Bediüzzaman der,Bir kadının yüzüne hiç namahrem bakışlardan değmese ,o yüz nurlanır."Çok etkilenmiştim.

        Gelelim günümüze. Açıköğretimlerle okula başlayan şimdi ki Palu'lu genç kızlar önce çarşaftan alimler fetva verdiği için ferajeye başladı. Devamında rengârenk pardesülere. Hatta tunîkler bile görür olduk.Moda denilen put tek açıkları değil kapalılarıda elinde oynatıyor. Örtü şekilleri bile değişmiş bir tek kafataslarını kapatan mini eşarplar,tepelerde topuzlar. Bir defa ayette geçen -başörtüleri yakalarının üzerine salsınlar-idi. Yoksa yeni ayet indide benim mi haberim yok? Örtü neydi nasıl olmalıydı?  Tekrardan bi gözden geçilmeli. Bu konuda çok yeni organizasyon TeSSeP( Tessetür Seferberliği Platformu)'in:

"İmaja değil İmana yatırım yapan kazanır." Sözü çok mânidardır.

Herkes kendini sorgulamalı.Çünkü Tesettür imanla paraleldir.Kalp imana bürünürken beden tesettüre bürünür. Dikkat edin örtüyü ters köşe yaşıyorsunuz. Eskiden bilginiz yokken baştan ayağa örtülü .Şimdi bilmediğiniz bişey yok. Üstünüzde örtü yok.  Ve şunu unutmayın ki bilginiz yokken mesul değilsiniz. Bilgilendikçe mesul oluyorsunuz. Ve son olarak  Uğruna başını verirken Piriniz Şeyh Said'in dediği; "yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahçup etmesinler!"  lafını gündeminize getirip, Palu'lu bir kadın böyle olmalı diye tekrardan örtülerin(çarşaf olmasa da) gözden geçirmesi dileğiyle.

   Rabbim bizden herhalûkârda razı olsun.

   Vesselam

Paylaş: