Aldığımız cezaların arkasında kim var?

Sait Şahin

FETÖ kumpası ile oluşturulan ve hakkımızda 6 yıl 3 ay ceza verilen dosya ile ilgili duyarlı kesim ve kimselerden tepkiler geldi. Ancak birçoğu cezayı veren yerel mahkemeyi hedef aldı. Kripto FETÖ'cülerin veya Kemalist ulusalcı çevrelerin, ya da son dönemlerde hükümetin yeni ittifak ortağı ülkücü milliyetçi kadroların, veyahut Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşüne denk getirildiği için, bu cezaların arkasında karanlık hesapların ve odakların olabileceği dillendirildi.

Türkiye gibi devlet içinde farklı kliklerin güç savaşı verdiği, bunlara bağlı olarak da yargısı siyasallaşmış bir ülkede, ister istemez akla bu yapılar geliyor.

Ancak cezalarla alakalı, hükümete yakın ve yatkın çevrelerin aklına hiç Ak Parti, yani hükümet gelmiyor.

Dosyanın sürecini bilenler bilir; dosyayı 2011'de FETÖ oluşturdu ve FETÖ mensubu yargı (İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi) hakkımızda 12,5 yıl ceza verdi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, hakkımızda örgüt yöneticiliğinden değil de örgüt üyeliğinden (6 yıl 3 ay) ceza verilmesi gerektiği yönünde dosyayı bozdu. Yerel mahkeme de Yargıtay'ın görüşü doğrultusunda bize bu cezaları verdi.

Yani dosyayı FETÖ oluşturmuş olsa da ve bugünkü cezaları Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi vermiş olsa da son cezaların arkasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi var. Kimse topu sağa sola atmasın. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de FETÖ'ye karşı sonradan hükümetin kurduğu bir daire. Yani hükümet, isteseydi FETÖ'nün kumpas ile oluşturduğu bu dosyayı bozabilir ve beraatla sonuçlandırıp, kapatabilirdi. Ergenekon, JİTEM, Balyoz, 28 Şubat dosyalarını kapatmış bir güçten/hükümetten bahsediyoruz.

Hükümet bizim uğradığımız haksızlığı tam olarak gidermek istemedi. Bunun “niye”si hakkında söylenecek çok şeyler var ancak bu yazının boyutunu aşar.

Hükümetin, aldığımız cezaların direkt arkasında olduğunu söyleyemesek de maalesef, böyle sonuçlanırsa, yanında olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Gerisi, yani kripto FETÖ'cü, Kemalist ulusalcı çevreler, karanlık güçler falan filan hepsi aldığımız cezalar hususunda boş laf!       

Yeri gelmişken şu izahat zaruri oldu: Bizim memleketin maslahatına gördüğümüz yerlerde memlekete verdiğimiz desteğe veya doğru olarak görüp, desteklediğimiz hususlara bakılarak Ak Parti ile ittifak kurduğumuz, anlaştığımız anlayışında olanlar vardı.

Süreç içinde geliştirdiğimiz siyaset ve desteklediğimiz gelişmeler, Ak Parti ile bir ittifakımızın sonucu değil, tamamen bizim karşılıksız olarak maslahatı önceleyen anlayış ve yapımızın gereği idi. Bizim hiç bir zaman Ak Parti ile gizli kapaklı bir ittifakımız olmadı. Aldığımız cezalar da buna en net cevaptır.

Siyasetimiz ve mücadelemizin hareket noktası ve belirleyici faktörleri doğrulardır, maslahattır, memleket ve ümmet faydasıdır.

Bundan sonraki siyasetimiz konusunda da şunu söyleyebilirim; aldığım ceza onaylanıp cezaevine girsem de önüme gelecek sandıkta memleketin maslahatı doğrultusunda oy kullanmaya devam edeceğim. Bu maslahat, iktidara oy vermemi gerektiriyor olsa da. Yani iktidarın engelleyebileceği halde engellemediği bir ceza almış olsam da. Biz hiçbir zaman kişisel ve grupsal garezlerle, doğruların ve memleketin aleyhinde olmadık/olmayacağız.

Bu kadar net!

Siyasetlerinin “değerler omurgası” olmayanlar, bizi anlayamadığı için, bizim değerler üzerine siyasetimizi dün, “Ak Parti ile anlaştılar, ittifak kurdular” şeklinde itham ettiler. Bugün ise aldığımız cezalardan dolayı, “Ak Parti sizi/onları kullandı ve şimdi kenara atıyor” şeklinde yorumluyorlar.

Omurgası olmayan siyaset sahiplerinin baktığı yer ve gördükleri de bir türlü doğru olmuyor maalesef. Dün bir ittifakımız olmadığı için bugün de kullanılmış olmaklığımız diye bir şey de söz konusu olamaz.      

Paylaş: