Ramazan ayı ve bir Müslüman...

Açalım pişmanlık kapılarımızı ardına kadar, bak işte geldi bahar…

Ramazan ayı ve bir Müslüman...

Advert

Ramazan ayı başucumuzda, tüm kapılar açıkken koşsana Rahman ve Rahim olana! Biz ki aciz kullarız, o halde neden acizliğimizin farkına varmayız? Biz ki günahkâr kullarız, o halde niçin günahta bunca ısrarımız… Bu yazımızda Ramazan ayı ve bir Müslüman temasını işlemeye çalışacağız. Rabbim dinimiz ve davamız için en güzel tavsiyelere değinmeyi ve bu tavsiyelerin yüreklerimize işleyebilmesini nasip etsin…

Hiç düşündünüz mü Ramazan ayının her sene 10 gün evvel kapımızı çalmasını? Araştıran ve bugünüm dünden daha hayırlı bir şekilde defterime işlensin diye uğraşan Müslümanlardan iseniz bunu duyma ihtimaliniz oldukça yüksek. Bilenler ya da bilmeyenler ne fark eder, her hayırlı söz 1000 kere de işitilse her seferinde yüreklere tesir eder. Ayların baş tacının her sene on gün evvel buyurmasının sebebi ömrümüz boyunca tüm aylarda Rabbimizin bizim oruç tutmamızı istemesidir. Biz dinin hikmetlerini her ne kadar tam olarak kavrayamazsak da her köşe bucağında bir hikmet pınarı akıyor, öyle bir pınar ki hem baldan tatlı hem de hiç kesilmiyor. Hangi taşın altına baksanız bir mücevher parıldıyor. Namaz, oruç, zekât… Hepsinin hikmetlerinin sayısını hesaplamaya matematiğin dahi gücü yetmiyor.

Tüm ayların baş tacını bu sene nasıl ağırlayacağız? Yabancı bir misafir edasıyla nasılsın deyip kapıdan mı selamlayacağız, yoksa evimize buyur edip benliğimize mi karıştıracağız. Bir ev gibi değil mi aslında ömür kervanı? Gelenler gidenler hep o evde oluyor, tüm acılar dertler o evde yaşanıyor…

Ramazan ayı deyince akla gelen ilk ibadet şüphesiz oruçtur. Orucun sebebi bedene eziyet değil nefsi terbiyedir. Fakirleri anlayabilmek de sebepler arasında zikredilebilir. Biraz evvel dediğimiz gibi hikmetlerini saymakla bitirmek mümkün değil.  Oruç da yalnızca vücudu terbiye ile sınırlı değil. Asıl amaç vücutla beraber nefsi de terbiye edebilmek.  Yalnızca oruç tutarak Ramazan gibi mübarek bir ayı tüketmek ne yazık ki kolay olandır. Zor olan ise Müslümanın yapması gerekenlerdir, Ramazan ayına layık olmaktır…

Ramazan-ı Şerif deyince akla gelen diğer ibadet ise teravihtir. Çocuklarınızla el ele huzurla koştuğunuz camiler size ahiret yurdunda şahitlik yapacaktır. Sadece Ramazan ayına ait olan bu namazı kaçırmamak lazımdır. Zira tüm kapılara ardına kadar yürümek değil koşmak önemli olandır…

Ramazan ayında indirilen hatimlerin sayısı diğer aylara nispetle oldukça fazladır. Oruç tutmanın yanı sıra yapılan nafile ibadetler sevaplarınıza sevaplar ekler. Rabbimiz yok mu isteyen kulum vereyim, diye bekler…

Ramazan ayı Rahmet ayı. Huzur ayı, var mı bundan daha huzurlu olanı? Çoğu zaman sofralarda dahi buluşmayan aileleri buluşturan iftar ve sahur sofraları…

 

Bu Ramazan ayında bambaşka bir Müslüman olarak karşılayın ayların en güzelini, en özelini ve en hayırlısını… Makam, mülk için değil sevap için uğraşın bu ay. Huzuru bir nefes misali ciğerlerinize kadar çekince, farkına varacaksınız dünyanın sahte saadetine.  Bir hatim değil daha fazlasını amaç edinin, zira ameller niyetlere göredir. Ameli güzel olanın yardımcısı Allah'tır. Allah'ım bizlere Ramazan ayını layıkıyla yaşattır…

Advert

Paylaş: