Ali Şeriati diyor ki;

Hatemiyet şu anlamdadır.

Ali Şeriati diyor ki;

Advert

Tevhit isimli bir mektep mevcuttur. Vahiy mektebi... Din bir mekteptir, bir medresedir; çeşitli derslerde farklı öğretmenler insan isimli öğrenciyi terbiye etmişlerdir. Ders ders, sınıf sınıf yükseltmiş, sonunda ona doktora ve içtihat derecesi verip, sen müçtehitsin demişler.

Müctehidlik, bütün ilimleri biliyorsun anlamında değildir. Belki sen bu mektepten ve bu mektebin öğretmenlerinden edindiğin eğitim ve öğretim esasına göre, araştırmalarına devam edebilir, ilme tekâmül bağışlayabilir, ileri gidebilirsin anlamındadır. Dolayısıyla hatemiyet, insanın vahiy mektebinde tahsilini tamamlamasıdır. Tahsilin tamamlanması insanın hatemiyetten sonra, yeniden vahye ihtiyacının olmayışı demektir. Doktoradan sonra, yeniden sınıfa oturmasına gerek yoktur.

İnsanın artık dine ihtiyacı yoktur demek istemiyorum. Diyorum ki: Artık yeniden vahyin gelmesine ihtiyaç yoktur. Yani, insanın bu dinin talimat ve mesajıyla tanışması için, yeni bir peygamberin gelmesine ve insanın elinden tutmasına gerek olmadığı gibi; yeni problemleri ve daha önceki dinlerde bulunma yan meseleleri cevaplamak için de yeniden vahiy gelmesine gerek yoktur.

İnsan son vahiyle geleni öğrenerek, onunla amel ederek, ona içtihat ederek, sadece adım atıyor ve mükemmellik yoluna gidiyor.

Bu yüzden insan, yeni bir vahyin gelmesinden bağımsız oluyor, tıpkı benim falanca üniversitede tahsili bitirmiş olmam gibi. Şimdi artık bir sınıfa ve hocaya, onun gelip yeni bölümler anlatmasına ihtiyaç olmaksızın öğrendiğim esaslara göre araştırma yapabilir ve bunu devam ettirebilirim.

Hatemiyyet dediğim zaman, bu insanın tekâmülü artık durmuştur demekte değildir. Yoksa Miladi yedinci asırda, 1300 yıl önce insanın tekâmülü mü durdu? Hayır. Daima tekâmül kazanıyor. Benim üniversiteyi bitirmem, şu ana kadar ki ilerlemem, işlerimin ve araştırmalarımın artması gibi. Acaba artık araştır maya ihtiyacım kalmadı mı? Niçin olmasın ki, şimdi de ihtiyacım var.

 

Ama nasıl bir İhtiyaç? Okuduklarımı tekrar okumak gibi bir ihtiyaç değil. Belki orada söylenenleri daha çok anlamam ve amel etmem gibi bir ihtiyaç. Onların bilgilerindeki esaslara ve benim kafama eğitimle verdikleri usul ve esaslara göre, dünyayı görmeye, yaşamaya, kendi sorumluluğumu yerine getirmeye ihtiyacım vardır.

Advert

Paylaş:
Advert