"Nebevi Ufukta En Büyük Sorumluluk Ümmetin Vahdetidir"

Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Yıldırım, "Algılarımızı başkaları yönetiyor, bize ne kadar alan açıyorlarsa biz de o kadarıyla yetiniyoruz.” dedi.

Advert

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (YYÜ) Değerler Eğitimi Topluluğu tarafından “Nebevi Ufukta En Büyük Sorumluluk Ümmetin Vahdeti” konulu konferans düzenlendi.

Cengiz Andiç Konferans Salonu'nda düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, "Algılarımızı başkaları yönetiyor, bize ne kadar alan açıyorlarsa biz de o kadarıyla yetiniyoruz.” dedi.

Yıldırım, "Şu an yaşadığımız dünyada, şu memlekette, daralan ufukların sahibi olduk. Müslümanlar olarak bakamıyoruz Kur'an ve sünnet çerçevesinden hadiselere. Başka şeyler bizde ön yargı oluşturdu ve bakışlarımız daraldı. Bakışlarımız bazen aşıldı, aşındırıldı ve ne yazık ki elimizde Kur'an gibi bir hakikat olmasına rağmen, dünyaya bu hakikati, o hakikatin şanına yakışır bir biçimde dile getiremedik, ifade edemedik. Her geçen gün daralan bir ufkun sahibi olduk. Bugün dünyaya farklı şeyler söylememiz gerekirdi bizim, dünyaya vereceğimiz şeyler sadece bizi ilgilendiren şeyler değildi. Allah Resulü (sav) veda hutbesinde, karşısında yüz bini aşkın Müslüman olmasına rağmen, hakikati söylüyordu ki aslında insanlık için kurtuluş reçetesiydi, insanlığa sunulmuş şeylerdi. Ama olmuyor bazen, bizde bazen başka şeylerden kaynaklanan nedenlerden dolayı, algılarımızı başkaları yönetiyor. Bize ne kadar alan açıyorlarsa o kadarlık alanda meseleleri değerlendirmek istiyoruz ve bize ne kadar alan vermeye çalışıyorlarsa, biz de o kadarıyla yetiniyoruz. Artık bir şekilde bizim ufkumuzu, peygamber ufkuna yaslamamız gerekiyor. Yeniden ufkumuzu sahabe ufkuna yaklaştırmamız gerekiyor. Eğer bunu yaparsak meseleleri değerlendirmede, Allah’ın razı olduğu şeyleri konuşmuş olacağız. O zaman hayatımız da Allah'ın istediği ve razı olduğu şekliyle ortaya çıkmış olacak. Ümit ediyorum ki en azından burada konuştuklarımız da buna küçük de olsa bir katkı sağlasın.” ifadelerini kullandı.

“İslam dediğiniz din parçalamaz, bölmez, bütünleştirir, birleştirir”

Yıldırım sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Nebevi ufukta en büyük sorumluluğumuz ümmetin vahdeti dediğimizde, çok geniş, ağır, büyük bir meseleyi önümüze almış oluruz. Kur'an'da onca ayet var, ümmete birliği, dirliği, bir olmayı tavsiye eden hatta tavsiyenin ötesinde farziyet olarak yükleyen onlarca ilahi buyruğu görmüş olacaksınız. Vahdete Peygamber Efendimizin (sav) uygulamaları üzerinden baksak, 23 yıl boyunca ne yaptı, sürekli bu konuda bir gayret içindeydi, ümmetin vahdetini önceledi, 'Birlik varsa, dirlik varsa İslam var.' dedi. İslam dediğiniz din, parçalamaz, bölmez, bütünleştirir, birleştirir. Bütünleştiren ve birleştiren esaslar neyse onları konuştu, onları nazara verdi.”

"Vahdet konusunu kendi sorumluluklarımız üzerinden maddelerle özetleyelim." diyen Yıldırım "Bu ümmetin vahdeti meselesinde bir Müslüman olarak ne yapmamız gerekir? Nebevi ufukta ümmetin vahdeti dediğimiz zaman farz hatta efraz yani farzlar üstü bir farzdan bahsetmiş oluruz. Bakın Kur'an'a onlarca ayet göreceksiniz. Sorunların en büyüğü, bizi daha fazla sıkıntılara sevk eden, diğer sorunların kaynağı olan sevgi sorunudur. Saffet olmadan tevhit olmaz. Tevhit olmadan vahdet olmaz. Vahdet olmadan ümmet olmaz. Ailede vahdeti tesis edersen, sokakta vahdeti tesis edersin. Sen dört tane Müslümanın derdini çekemiyorsun, Kudüs’ün neden bu halde olduğunun suçunu başka kişilerde arıyorsun. Hepimiz kendimize Hazreti Usame’nin erken yaşta komutan olmasını örnek alarak baş olma sevdasına düşüyoruz. Herkes Usame’yi örnek alıyor ama kimse Usame’ye itaat eden sahabeleri örnek almıyor. Allah bu toprakları bize emanet etti. Bundan dolayı imar da Müslümanca olmalı. Çevre de Müslümanca olmalı. Toprak da Müslümanca olmalı. Vahdet, 'Gelin birleşelim.' demekle olmaz. 'Geliyorum, birleşelim.' demekle olur. Kim olursa olsun Müslümanları sevin. Vakıf, cemaat, hoca ayırmadan "La ilahe illallah" diyenleri sevin. Aidiyetlerimiz, mensubiyetlerimiz olabilir. Ama Müslümanlık hepsinin üstündedir. Müslümanların yapacağı birçok hizmete destek olun. 'Benim vakfım değil bana ne.' demeyin. Siz yaptınız, kardeşiniz yapmadı. Hiç gocunmayın. On defa, yüz defa gidin. Gelmezse üzülmeyin. Eğer birileri fitne sokup, itibar sarsıp kendi itibarını artıyorsa onlardan uzak durun. Sevmeseniz bile itibarı sarsılmış bir hoca İslam binasından çıkmış bir tuğladır. Onu koruyun. Son bir nefesimiz kalsa Müslümanların vahdeti için harcayın.” şeklinde konuştu.(Yunus Tuğrul-İLKHA) 




Advert

Paylaş:
Advert