Hiç kimse Islam'ın kadına verdigi degeri vermemistir

8 Mart dünya kadınlar günü vesilesiyle bir açıklama yapan TESSEP yetkilileri, batının kadına karşı olan ikiyüzlülüğüne ve İslam'ın kadına verdiği değere dikkat çekti.

Hiç kimse Islam'ın kadına verdigi degeri vermemistir

Advert

8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle demeçler veren Tesettür Seferberliği Platformu yetkilileri modern dünyada kadının durumunu ele aldı. TESSEP Gaziantep il koordinatörü Esma Akbalık “Üç yüz altmış dört gün, kadını sömürenler. Yılda bir günü kadına lütfedip Kadınlar gününüz kutlu olsun, mesajları yayımlıyorlar.” dedi. Akbalık şunları ifade etti,” Batının hedefi, kadın üzerinden toplumu sürükleyip, İslam'dan uzaklaştırmaktır. Oysa hiçbir din ve ideoloji İslam'ın kadına verdiği değeri vermemiş 've önemsememiştir. İslam'ın kadına verdiği hakları hala en medeni toplumlarda dahi göremiyoruz. Nedense kadın haklarını en çok istismar edenler, kadın haklarından bahsederler.

Vicdan Konvoyu İstanbul'dan yola çıktı

Diğer taraftan İslam'ın gözlüğüyle kadına bakacak olursak. İslam'da kadın her şeyden önce kuldur. Müslüman kadının duruşunu ancak yüce Allah belirler. Hakeza kadın ancak Rabbine layık bir kul olduğu sürece özgürdür. Zira izzet, şeref 've özgürlük ancak Rabbin dergâhındadır.”

“KADININ GÜCÜ, İNSANLIĞI DOĞURUP YETİŞTİRMESİDİR”

Kadının asıl gücünün, insanlığı doğurup yetiştirmesi olduğunu aktaran TESSEP İstanbul il koordinatörü Sümeyye Aksoy ise “Batı bize sadece “aileni bırak ve köle gibi çalış çünkü sen erkekle eşitsin düşüncesini aşılıyor.” dedi. Aslan, “Bir zamanlar mecliste onay bekleyen ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin Önlenmesi kanununun ismindeki “Aile “kelimesine çok itiraz ettiler. “Devlet yine aileyi korudu, kadını değil diye pankart açtılar. Dertleri kadını korumak, şiddet vs. değil. Mesele kadını özgür kılma bahanesiyle, patlamaya hazır mayın gibi kadınları etrafa dağıtmak. Bugünün kutlanış amacı kadına değer vermek değildir.

Vicdan Konvoyu İstanbul'dan yola çıktı

Öyle olsaydı Müslüman kadınlar her türlü zulme uğrarken sözde “kadın hakkı savunucuları” neden sessiz kalıyorlar. Bu onların sergilediği samimiyetsizlikten başka bir şey değildir. Biz kadınlar uyanık olmalıyız, dolduruşa gelmemeliyiz. Kapitalist sistemin bizi kullanmasına izin vermemeliyiz. Evimizin, ailemizin, anneliğin güzelliğinin kıymetini bilelim. “ şeklinde konuştu.

“BEŞERİ İDEOLOJİLER KADINI ASLİ GÖRVİNDEN KOPARDI”

Beşeri ideolojilerin kadını özgürlük eşitlik ve benzeri süslü söylemler altında asli unsurlarından kopardığını ifade eden TESSEP İzmir il koordinatörü Hicret Aslan “Kadını anneliğinden vurdular. Böylece kadını asli görev ve sorumluluğundan alıkoyarak onu kapitalizmin oyuncağı haline getirdiler.

Vicdan Konvoyu İstanbul'dan yola çıktı

En adi bir metanın reklamlarında kullanarak vücudunu istediği gibi teşhir etmesini özgürlük olarak sundular ve ne zaman gençliğin güzelliği ve çekiciliği üzerinden sıyrılınca değersiz bir varlıkmışçasına onu ya adına huzurevi denen huzursuzluk evine gönderdiler ya da artık bu haliyle bir işe yaramayacağı için bir köşede unutulmaya mahkûm ettiler. Ve böylece o belki de şefkate en muhtaç olduğu bir dönemde çoluk çocuğuyla iç içe sevgiyi yudumlaması gereken bir zamanda kolu kanadı kırılmış bir şekilde terk edilmişliğe mahkûm ettiler” dedi.

FEMİNİST BİR KADIN ZİHNİYETİ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR

8 Mart Kadınlar Günü'ne ismini veren olay; Newyork'ta bir tekstil fabrikasında çok kötü şartlar altında ve düşük ücretle çalışan, çoğunluğu kadın olan bir topluluğun greve gitmesi ve fabrikada çıkan yangından ötürü kurtulamayıp ölmeleri olduğunu hatırlatan TESSEP Elazığ il koordinatörü Esra Duyu “feminist bir kadın zihniyeti oluşturulmaya çalışılıyor” dedi. Duyu devamında şu ifadeleri kulandı. “Hayatta, özne olmak için çabalayan kadın; yine erkek iktidarı karşıtlığıyla, bu iktidarın nesnesi haline geliyor.

Vicdan Konvoyu İstanbul'dan yola çıktı

Feminizmin desteklediği tüm eylemler ve söylemler, erkek sultasının ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye gitmiyor. Kadının hak arayışı; erkek sultasının dayattığı ilkelere karşı reaksiyon olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, Kadının, kimlik oluşturma ve özne olma mücadelesindeki hak arayışı; aşağılık kompleksiyle verilmiş refkleslere dönüşüyor. Kadın hakları savunucuları, bu egemen mantığa göre problemlere çözüm arar ve fakat promlemler karşısında bulunan tüm çözümler, çözüm olmaktan çok daha büyük problemlere dönüşür.”

Advert

Paylaş:
Advert